Ayastefanos'daki Rus Abidesinin Yıkılışı, Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na girdiği yıl çevrilen, Türk sinema tarihinin bilinen ilk filmi ve senaryosudur. Osmanlı ordusunda yedek subay olarak görev yapan Fuat Uzkınay tarafından 14 Kasım 1914'te çekilmiştir. Film 150 metrelik bir belgeseldir. Filmdeki tüm olay Ayastefanos'taki (Yeşilköy) Rus anıtının yıkılışıdır. Lumierre kardeşlerin sinema tarihine ilk film olarak geçen ve sinemanın doğuşu kabul edilen trenin gara girişinin Türk versiyonudur. Filmin hiçbir kopyası günümüze ulaşamamıştır, bu yüzden filmin hiç var olmadığına dair şüpheler de mevcuttur

Utanç Abidesi-Ayastefanos Rus AnıtıAyastefanos Rus Anıtı çok kişinin zannettiği gibi Yeşilköy’de değildir. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı bitip Ruslar Yeşilköy’ü terk ettikten çok sonra, 1894 yılında Ruslar, yeni baştan Osmanlıyı bir başka yaptırıma sürüklerler. 1877-1878 Savaşı sırasında ölen Rus askerleri için bir anıt, daha doğrusu bir . Değişik yerlerden ölen rus askerlerinin kemikler toplanacak ve Ayastefanos’ta yarı kilise, yarı anıt şeklinde yapılacak bir yapıda bu kemikler toplu bir şekilde gömülecektir. Osmanlı bu yaptırıma da boyun eğer, imzalar atılır. Florya sırtlarında, Şenlikköy mevkiinde 1894 yılında anıt muazzam bir törenle açılır. Yapının çan kulesi Ruslara özgü soğan kubbesi şeklinde yapılır. Anıtın içinde ve dışında yer alan muazzam duvar tablolarını yapmak üzere Çar’ın kendi ressamları İstanbul’a gelip Pera’da, Rus Sarayı’nda 6 ay çalışırlar.

Ayastefanos-1.jpg
I. Dünya Savaşı başladığında ve Rusya'ya savaş açıldığında 1877-1878 yenilgisinin anısını taşıyan ve Ruslar tarafından zorla yaptırılan bu yapıt 14 Kasım 1914 tarihinde yıkıldı.Yıkıma ilişkin yazılı kaynaklardan son derece görkemli bir yapı olduğu, binanın iç yüzünde savaşta ölen askerlerin adlarının işlendiği nişlerin sıralandığı, kemiklerin mahzenlere doldurulmuş olarak korunduğu, rahip ve muhafızlar için özel hacimlerin düzenlenmiş olduğu anlaşılmaktadır.Yıkım, on iki kagir ayak tarafından taşındığı belirtilen son platforma yerleştirilen tahrip kalıplarıyla gerçekleştirilmiştir.

Yıkımdan önce, çanlar indirilmiş ve Askeri Müze'ye gönderilmiş, binadaki eşya polis müdüriyetine teslim edilmiştir.Bunlar arasında bilinen en önemli parça, yapının pirinç ve altın yaldızlı maketidir.İkona ve benzeri dini eşyalar Rus rahiplere verildi.
Türk sinemasının doğum günü, ülkenin 1. Dünya Savaşı'nın karmaşasıyla boğuştuğu döneme rastlıyor. 11 Kasım'da ülke resmen savaşa girdikten 3 gün sonraya...
Ayastefanos-2.jpg
Ayastefanos-3.jpg
Çekilen ilk film, Osmanlı'nın 93 Harbi'nde Ruslara karşı yenilgisinin acı bir hatırası olan Ayastefanos'daki (Yeşilköy) Rus Abidesi'nin yıkılışını belgeleyen film oldu.

Yeşilköy'deki bu anıtın dinamitle havaya uçurulmasını görüntülemek için Avusturyalı Sacha Messter Gesschelschaft firmasının teknisyenleri İstanbul'a gelmişti. Yeşilköy'deki anıtın etrafında toplanan halk arzusunu hep bir ağızdan dile getirdi. "Bu anıtın yıkılışını yabancılar değil bir Türk filme çekmelidir."


Bunu da sinema tutkunu Fuat Uzkınay, hem de mucize sayılabilecek bir şekilde yaptı. Uzkınay, o güne kadar bir kez bile film çekme aygıtını kullanmamıştı. O, sadece ustası Weinberg'den projeksiyon makinesinin nasıl kullanılacağınıı öğrenmişti.

Ama, hemen oracıkta, Avusturyalı teknisyenlerden bu aleti kullanmayı öğrendi. Ve Türk sinema tarihinin ilk belgeselini çekti: Ayastefanos'taki Utanç Abidesi'nin Yıkılışı. Yıkım, Fuat Uzkınay adlı bir yedek subay tarafından Ayastefanos'daki Rus Abidesinin Yıkılışı adıyla filme alınmıştır.İlk Türk aktüalite filmi olarak bilinen bu çekim halen kayıptır.

İlk kez Nurullah Tilgen tarafından açıklanan daha sonra da Sayın Özön tarafından alıntı yapılarak genişletilen ilk Türk filmine ilişkin bu belge, doğruluk derecesini kuşkuya sokacak birçok bilgi içermektedir. Titiz bir araştırmacı olduğundan kuşku duymadığımız Sayın Özön de bunu farketmiş olacak ki, bu film üzerine bir kez daha araştırma yapma zahmetine katlanmıştır. Bu araştırması sonucunda elde ettiği bilgi ise her açıdan çok ilginçtir. Özön, sözünü ettiğimiz kitabında bu araştırmasının sonucunu dipnotu olarak şöyle açıklamaktadır: "Bu film (yani ilk Türk filmi olan "Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin Yıkılışı") bugüne kadar bulunamamıştır. K.K. Foto-Film Merkezi'ndeki katalogda bu ad altında kayıtlı filmin bununla hiçbir ilgisi yoktur. Dikkati çeken bir noktada Uzkınay'ın 1953'te Foto Film Merkezi'nden henüz emekliye ayrıldığı sırada Sayın Tilgen'le yaptığı konuşmada bu filmin merkezde bulunduğundan hiç söz açmamasıdır. Öbür filmlerin resimlerini Merkez'in arşivindeki kopyalarından sağlayabilmesine rağmen Uzkınay bu filmle ilgili hiçbir fotoğraf vermemiştir."

Aslında Osmanlı ülkesinde Uzkınay’dan daha önce de sinema çekimleri yapılmıştı. Makedonyalı Yanaki Manaki ve Milton Manaki Kardeşler 1911 senesinde Sultan Reşat’ın Selanik ve Manastır gezilerini filme aldı. Bu filmler günümüze kadar da ulaşmıştır. Uzkınay’ın filminin ilk film sayılmasının sebebi Makedonya’nın bugünkü sınırlarımız dışında kalmasıdır.
Osmanlı Ülkesinde İlk Sinema Gösterimleri ve Çekimleri

Osmanlı İmparatorluğu sinemayla 1896’da gösterime başlayan Fransa’dan hemen sonra tanıştı. Lumiere Kardeşler’in bir kameramanı 1896’da İstanbul’a gelerek Boğaziçi’nde çekimler yaptı. Ardından İzmir, Hayfa, Kudüs ve başka şehirleri görüntüledi. Aynı yılın sonlarında, bilet alınarak girilen ilk sinema gösterimi yapıldı. Pathe Yapımevi’nin temsilciliğini alan Polonya Yahudisi Sigmund Weinberg, o yıllardaki adı Pera olan ve çoğunlukla azınlıkların yaşadığı Beyoğlu’nda, Sponeck Birahanesi’nde sinematograf gösterileri düzenledi. Karagöz gösterileriyle meşhur Direklerarası’ndaki Feyziye Kıraathanesi de sinema gösterilerine başladı. İlk yerleşik sinema salonu olan Pathe’yi Weinberg Tepebaşı’nda açtı. Bunu Beyoğlu’nda açılan Palas ve Majik sinemaları takip etti. Feyziye Kıraathanesi de yıkılarak 1914’de Milli Sinema’ya dönüştü. Bu salonları başkaları da izledi. Birinci Dünya Savaşı öncesinde İzmir, Selanik gibi şehirlerde sinema oldukça yaygınlığa kavuşmuştu. Sarayda ise hanedan mensuplarına özel, sinema gösterimleri yapılıyordu. İlk filmlerin kısa metrajlı belge filmleri ve güldürüler olduğu bilinmektedir.

Birinci Dünya Savaşı’nda Türk ordularının başkomutanı Enver Paşa, savaş içinde Almanya’yı ziyaret ettiği sırada Alman ordusunun bir “Ordu Film Dairesi” kurduğunu görünce sinemanın propaganda açısından önemini kavramıştır. Yurda dönünce de ilk işi Türkiye’de hemen bir Ordu Film Dairesi’nin kurulmasını sağlamak olmuştur. Ordu Film Dairesi önceleri belge filmleri çekti. Bunlar savaşla, başkomutanın ve padişahın resmi ve özel yaşamlarıyla ilgili filmlerdi. Kuruluşun başına Türkiye'de halka ilk film gösterimini sağlamış olan Sigmund Weinberg getirildi. Sonnradan siyasal düşüncelerle bu görevinden uzaklaştırıldı ve yerine yardımcısı olan Fuat Uzkınay geldi. Türk sinemasının ilk sekiz-dokuz yılında az sayıda film çekilmiştir. Bu filmler sonrasındaki sinema faaliyetleri de zaten Cumhuriyet dönemine girer. Enver Paşa’nın direktifiyle kurulan Merkez Ordu Sinema Dairesi dışında devletin sinemaya fazla ilgisi yoktur. Cumhuriyet döneminin başlarından itibaren iki özel film şirketi 1922’de kurulan Kemal Film ile 1928’ de kurulan İpekçilerin film şirketi, film yapımında ve ithalatında uzun süre etkin olmuştur.

İlk Türk filmini gören var Radikal 24/02/2004

Varlığı tartışılan 'Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin Yıkılışı' adlı filmi izleyen ve akıbetini bilen biri bulundu: Gafuri Akçakın

1914 tarihinde Fuat Uzkınay tarafından çekilen 'Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin Yıkılışı', Merkez Ordu Sinema Dairesi'nde çalışan Gafuri Akçakın tarafından izlenmiş.

Türk sinemasının başlangıcı kabul edilmesine rağmen, aslında hiç çekilmediği de iddia edilen Fuat Uzkınay'ın 'Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin Yıkılışı' filmini izleyen biri nihayet ortaya çıktı. 1914 tarihinde çekilen 'Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin Yıkılışı', Merkez Ordu Sinema Dairesi'nde çalışan Gafuri Akçakın tarafından izlenmiş.
Aylık sinema dergisi Antrakt'ın son sayısında Burçak Evren'in kaleme aldığı 'Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin Yıkılışı Filmini Gören Bir Tanık' başlıklı yazıda, Fuat Uzkınay'la birlikte çalışan Gafuri Akçakın'ın filmi izlediği, Nijat Özön'ün Fuat Uzkınay'la ilgili yayımlanan kitabına filmle ilgili notlar düştüğü belirtiliyor. Burçak Evren, yazısında Akçakın'ın kitabı satır satır okuduğunu yanlış bilgileri düzelttiğini, eksik bilgileri de eklediğini yazıyor. Akçakın, kitaba filmle ilgili olarak şu notu düşmüş: 'Yeşilköy'de ilk çekilen Rus Abidesi filmi, film çekme merkezine girdiğim 1930'da, 150 metre civarında idi. Birkaç defa kumandanlara gösterdim.'

Akçakın, Uzkınay'la birlikte çalışmış
Akçakın filmin nasıl kaybolduğuna dair de bir tahminde bulunuyor. Akçakın kitaba 'Bu film 1941'de Ankara'ya nakil edilirken ambalaj yapılırken üst üste sarılmasından ötürü diğer arşivdeki filmlere karışmıştır...' yazıyor. Evren yazısında bu belgenin Akçakın'ın kızı tarafından iletildiğini belirtiyor. 1905 yılında Akçakoca'da doğan Akçakın, Fuat Uzkınay'la birlikte Merkez Ordu Sinema Dairesi çalışmış. Daha sonra Foto Film Merkezi adını alan kurumda 1970 yılına kadar hizmet verip, oradan emekli olmuş. Bu tarihi belge Fuat Uzkınay'ın 'Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin Yıkılışı' filmini çektiğini ve nakil sırasında kaybolduğunu ortaya koyuyor. Böylece filmin çekilmediği yönündeki savlar da boşa çıkmış oluyor.

Kaynaklar - Ek Bağlantılar:
Kameraarkasi.org - Ayastefanos Anıtının Yıkılışı
Kameraarkasi.org - Türk Sinemasının Doğuşu
Vikipedi - Ayastefanos'daki Rus Abidesinin Yıkılışı
Vikipedi - Fuat Uzkınay
MEGEP
Radikal Gazetesi