1-Senaryo Nedir?
I. Herkes Senarist Olabilir mi?
Yazar olmak için doÄuÅtan yetenekli olunması gerektiÄi yönünde bir önyargı vardır. Gerçekten de, bazıları bu iÅi bizden daha iyi kıvırıyormuÅ ya da biz çok yeteneksizmiÅiz duygusuna kapılırız sıkça. Fakat bunu en iyi haliyle bir tür alçakgönüllülük, en kötü haliyle de bir bahane olarak görmek gerekir. Gerçek hayatta sıkça 'yazarız' -örneÄin yalanlar uydururken ya da baÅkaları için çaktırmadan çöpçatanlık yaparken- ve bu 'yazdıklarımız' baÅkalarınca çok kereler 'yutulduÄuna' göre, baÅlangıç için hiç de fena olmayan bir donanıma sahibizdir. Kısacası: Senaryo yazımı öÄrenilebilir ve zamanla uzmanlaÅılabilir bir Åeydir. Ãnemli olan, bunun için gereken zaman ve çabayı göze alıp almadıÄınızdır.
II. Senaryo Yazımını DiÄer Sanat Yazarlıklarından Ayıran Nedir?
Yine de senaryo yazımını, gündelik hayatta 'yazdıklarımızdan' belli yönleriyle ayırt etmek gerekir. Senaryolar da hikaye anlatırlar, ama bu hikayeler belli bir anlatım aracına uygun olacak Åekilde yazılmak zorundadır. Bu araç da -sakın bilmiyorum demeyin!- sinema ya da diÄer bir deyiÅle filmdir. Bu ise yazma edimini hem biçimsel hem de özsel anlamda kimi deÄiÅikliklere uÄratır.
Cyrano de Bergerac'ın umutsuz ama bir o kadar da soylu aÅkını konu alan bir roman, bir film, bir radyo oyunu, bir piyes ya da çizgi roman karÅılaÅtırıldıÄında, farklı bir anlatım aracının, yazma biçimini nasıl etkilediÄi kolayca anlaÅılır. ÃrneÄin piyes yazarı, mekan seçimi konusunda, roman yazarı, çizgi roman yazarı ya da senarist kadar özgür olmayacaktır. Bunun baÅlıca nedeni, oyunun sahnelenme/sunuluÅ biçimidir. Piyeste bir mekandan diÄerine geçiÅ, sahne dekorunun deÄiÅtirilmesi anlamına gelir öncelikle. Fakat dekoru oyun süresince deÄiÅtirmek zor ve sıkça yapılamayacak bir Åeydir. Ãyleyse piyes yazarı, konuyu az sayıda mekanda anlatılacak biçimde yoÄunlaÅtıracak ve iÅlevleri, gösterilemeyen kimi sahne ve mekanlara iliÅkin 'haberler' getirmek olan yardımcı karakterler kullanacaktır sözgelimi. DiÄer bir deyiÅle, anlatım aracının fiziksel doÄası, anlatım araç ve tekniklerini de etkilemektedir. Aynı hikayeyi radyo oyunu biçiminde yazan birisi ise baÅka türlü güçlüklerle karÅılaÅacaktır. Tiyatrocunun mimik ve jestlerle anlatabileceÄi Åeyleri o, ses ve sözle anlatmak zorunda kalacaktır. Bu ise, kendine has baÅka anlatım araç ve tekniklerine baÅvurmayı gerektirecektir. Bu örneklerden de anlaÅılacaÄı üzere, senaryo yazarı da kendi anlatım aracı olan film ve sinemanın kimi sınırlamaları çerçevesinden düÅünmek ve kurmak zorundadır öyküsünü. Eklemekte yarar var: kimi düÅünürlere göre, yaratıcılık tam da bu sınırlama ile mümkün olur.
III. Senaryo YazarlıÄının/ Sinema Dramaturjisinin İki Boyutu: Anlatı ve Sinematografi
Bu baÄlamda, film için öykü yazmanın, diÄer bir deyiÅle sinema dramaturjisinin iki boyutundan söz etmek mümkündür. Bunlardan ilki anlatı boyutu, diÄeri ise sinematografi boyutudur. Senarist hem anlatı bilgisine, hem de sinematografi bilgisine sahip olmak zorundadır.
Sinema Dramaturjisi
Anlatı Sinematografi
Senaristin öncelikle bilmesi gerektiÄi ve zamanla kendisinin de keÅfedeceÄi Åey, bunların birbirinden ayrılamayacak denli iç içe olduÄudur. Durum böyle olunca, senaristi çifte bir görev beklemektedir. Bir yandan 100 yılı aÅkın bir sinematografik birikimin görsel hazinesini keÅfetmek ve tanımak zorundadır, öte yandan ise kökleri belki de maÄara insanına dek uzanan bir anlatı geleneÄinin kazanımlarını göz önünde tutmak zorundadır.
Senaryo yazımını öÄrenmek için bir yerlerden baÅlanacaksa, belki de en iyisi yine de anlatı'dan baÅlamaktır. Senarist görüntülerle anlatır, bu doÄru; ama bunun için önce anlatmayı bilmek zorundadır. Chion, "Film senaryosu, anlatı sanatının sinemaya özgü bir uygulamasıdır" derken, 'sinemaya özgü' biçimindeki vurgusu, 'anlatı sanatı' sözcüÄünün önemini kolayca unutturabilir. Anlatı sanatının temel kurallarını iyi bilmeyenler, onu sinemaya özgü biçimde kullanmakta zorlanacaklardır kuÅkusuz.
IV. Bir Senaryoda Bulunması Gereken Temel Unsurlar
Senaryo yazımında göz önünde tutulması gereken bir kaç temel unsurdan söz edilebilir
Kitlesellik: Ãok kiÅi tarafından anlaÅılma ve beÄenilme.
Popülerlik: Güncel sorunları hissettirme, duygusal yönden cezbetme ve asgari müÅtereklerde buluÅma.
Ãzlülük: Ãzlü ve somut bir yazım biçimi benimseme, sadece görülen ve iÅitilenler yer verme, ekranda aktarılamayan Åeylerden kaçınma ve dramatik iÅlevi olmayan sahneleri çıkarma.
Mantıklılık: Olaylar ve olayların sıralanıÅında mantıklı ve tutarlı olma, dramatik yönden kanıtlanamayan rastlantı ve olaylara yer vermeme.
Görsellik: Görsel yönün detaylı ve somut biçimde yazılması ("Bir kez görmek, bin kez iÅitmekten iyidir")
İÅitsellik: Diyalog dıÅında, ses, müzik ve efektin olanaklarını kullanma.
İlginçlik: Konunun ilginç olması.
Seyirciyi göz önünde bulundurma: Ãnemli olan seyircinin hissettikleridir. Seyircinin olaya katılımı saÄlanmalı. Ancak seyircinin olayları istediÄimiz gibi algılayacaÄı ya da yorumlayacaÄı konusunda garanti yoktur.
Gerçekçilik: Olayların gerçek haliyle yansıtılmasını ya da gerçek olaylardan yola çıkılmasını deÄil, filmdeki olayların izleyiciye gerçekçi gelmesi anlamında gerçekçilik.
İnanılırlık: Somut olayların inanılır biçimde sunulması ve karakterlerin kiÅiliklerine uygun biçimde davranmaları.
Didaktiklikten kaçınma: Film ders vermeye baÅladıÄında itici olur. Yargınızı doÄrudan izleyiciye bildirmektense, izleyicinin bu yargıya ulaÅacaÄı bir öykü yapısı kurun. ÃÄretmen parmaÄını sallamaktan kaçının, "Kör, gözüm parmaÄına" olmasın.