Oyunculuk
OYUNCULUK ve OYUNCU YÃNETİMİ
Sinemayı biliyorsunuz ve kendinizden eminsiniz. Ama o da ne? Sette sizi bekleyen oyuncular var ve hepsi de gözlerini size dikmiÅ bakıyorlar... İÅte birçok genç yönetmenin kabuslarına giren meselenin bazı yönleri...
Birçok kiÅi için filmler film yıldızlarından ibarettir. Sinema sanayiinin seyirciye yansıyan yüzleri perdede görünen yıldızların yüzleridir. Dolayısıyla seyirci oyunculuk konusunda, ıÅıÄın kullanımı ya da bir sahnenin kurgusundan daha fazla fikir sahibidir. Ayrıca kendilerinden ya da "sanat"larından bahsetmek sözkonusu olduÄunda oyuncuların hiç de çekingen davrandıÄı söylenemez. Gösterime giren her yeni filmin tanıtımı, kendini nasıl motive ettiÄini, role nasıl hazırlandıÄını anlatan oyuncular aracılıÄıyla yapılır.
OyunculuÄun amacı genellikle ya inandırıcı olmak ya da seyirciyi bir yerinden yakalayacak kadar abartmaktır.
"Marathon Man" filmiyle ilgili hikayeyi duymuÅ muydunuz? Dustin Hoffman filmin sonundaki kavga sahnesine hazırlanmak için yönetmeni John Schlesinger'dan beÅ dakika izin ister ve terleyip nefes nefese kalmak için civarda koÅar. Geri döndüÄünde yaÅlı yüzünü spreyle ıslatmakta olan rol arkadaÅı Lawrence Olivier, Hoffman'a neden sadece rol yapmadıÄını sorar. Bu hikaye bir anlamda oyuncular arasında sürüp giden çatıÅmanın bir yansıması. Dustin Hoffman'ın Metod yöntemine karÅı "Gibi Yapalım"...
Ama biz Åimdi filmlerde rol alanlardan deÄil film çekenlerden bahsediyoruz. Brando gibi Metot oyuncuları sanatları için ne acılar çektiklerine ya da bazen nasıl aylarca canlandırdıkları karakterin etkisinde kaldıklarına dair saatlerce konuÅabilirler ama burada bizi ilgilendiren oyuncuların deÄil yönetmenin iÅini nasıl yaptıÄı.
Yönetmen, oyunculuÄun perdeye nasıl yansıyacaÄına karar veren kiÅidir. Bunu sadece oyunculara ipuçları ya da motivasyon vererek deÄil planları seçip sahneleri montajlayarak yapar. Ve tabii zaten bu ikisi birbirinden ayrılamaz.
BIRAKINIZ OYNASINLAR
Oyuncu dostu yönetmen Martin Scorsese'i ele alalım. Scorsese'in filmleri, çekimler sırasında sette oyuncularıyla birlikte keÅfettiÄi, tamamıyla doÄaçlama sahnelerle doludur. Harvey Keitel ile Robert De Niro'nun "Mean Streets"teki bir sahnesi ve De Niro ile Joe Pesci'nin "Raging Bull/Kızgın BoÄa"nın sonundaki sahnesinde orijinal senaryo deÄiÅmiÅ ve her iki filme de aksi taktirde eksik kalacak bir çoÅku katılmıÅtır. Scorsese kamera yerleÅtiriminde bile oyuncuların ihtiyaçlarını gözönünde bulundurur. "Cape Fear"da, Juliette Lewis ile De Niro'nin okul tiyatrosundaki sahnesinde, oyuncuların o sahnenin gerektirdiÄi yoÄunluÄa ulaÅabilmelerini kolaylaÅtıracak Åekilde, aynı anda çekim yapan iki kamera kullanır. Böylece aynı zamanda devamlılık hataları ve tutarsızlıkların yer almadıÄı mükemmel bir kurgu saÄlanmıŠolur.
Fakat doÄaçlamanın da kendine özgü sorunları vardır. Birincisi maliyet: çekimden aylar önce oyuncularla bir odada yapılan seslendirme ucuza mal olur; 100 teknisyen eÅliÄinde doÄaçlamayla sesli çekim yapmak ise çok pahalıdır. Scorsese'in "New York, New York" filmi De Niro'nun Liza Minelli'yi baÅtan çıkarmaya çalıÅtıÄı bir VJ partisinde geçen 40 dakikalık muazzam bir sahneyle açılıyordu. Scorsese oyuncularına öyle boyutlarda bir esneklik tanımıÅtı ki bu sahnenin çekimi üç haftadan uzun sürdü; ama sonuç onu çok memnun ettiÄinden bütçeyi ve programı aÅmak pahasına filmin tamamında aynı yöntemi kullandı. Sonunda, doÄaçlama yoluyla her sahneyi özel ve canlı yapma çabası filmi karmakarıÅık etmekten baÅka iÅe yaramadı.
BIRAKIN DURSUNLAR
DiÄer uçta ise, bütün oyunculara koyun muamelesi yapılması gerektiÄini söyleyen Alfred Hitchcock gibi yönetmenler var. Hitchcock'a göre plan yapmak film çekmenin hem en zor hem de en eÄlenceli yanıdır. En fazla storyboard kullanan yönetmenlerden biri olan Hitchcock'un her planı, her kamera açısı üzerinde önceden çalıÅılmıÅtır. Sonuçta çekimin kendisi onun için küçük iÅtir. Filmlerinin akademisyenler ve teorisyenler tarafından bu kadar beÄenilmesinin nedeni de budur. Oyuncuların yönetmenin "vizyon"undan sonra geldiÄi teknik açıdan zorlu filmler çeken James Cameron da bu anlayıÅın günümüzdeki temsilcilerinden sayılabilir. "The Abyss"in kabusu andıran ünlü sualtı sahnesinin çekimi oyunculardan bazılarının protesto tiÅörtleri giymelerine neden olmuÅtu. Ãekim hazırlıkları sırasında oyuncular saatlerce bekliyor ve sonunda Cameron'ın komutuyla birisi onları "aÅaÄı salıyordu."
Yeniden Hitchcock'a, yönetmenin 1954 tarihli filmi "Rear Window/Arka Pencere"ye dönelim. Bu film sadece Hitchcock'un oyuncu yönetimindeki yöntemini deÄil aynı zamanda sinema oyunculuÄunun tiyatro oyunculuÄundan farklı bir iÅleyiÅi olduÄunu gösteriyordu. "Arka Pencere"nin büyük bölümünde olayları James Stewart ile gördükleri arasındaki paralel kurgudan takip ederiz. Hitchcock önce Stewart'ın yüzünü gösterir sonra kötü bir Åeyler yapan Raymond Burr'a geçer, seyirci Stewart'ın çok ÅaÅırdıÄına tanık olur. Burr suçludur.
Ne Burr'un ne de Stewart'ın özel bir oyunculuk sergilemesine gerek yoktur. Canlandırdıkları karakterlerin düÅündüklerini sadece kurgu sayesinde tahmin ederiz. Bu yöntem sinemanın ve oyunculuÄun temel taÅlarından biridir ve Rus sinemacı Kuleshov tarafından keÅfedildikten sonra "Kuleshov Effect" adını almıÅtır. Kuleshov, bir Rus oyuncunun ifadesiz yüzünü çektikten sonra bunu ölü bir bebeÄin yüzüyle kurgulamıÅ, herkes oyuncunun yüzünde acı gördüÄünü söylemiÅti. Aynı ifadesiz yüzü bir tabak çorbayla kurguladıÄında ise herkes oyuncunun yüzünde açlık gördüÄünü söyledi. Demek ki kurgu sayesinde oyuncunun öylece durmaktan baÅka bir Åey yapmasına gerek kalmayabilir.
DOÄRU SEÃİM
Demek ki oyuncu-yönetmen iliÅkisinin iki uç noktası var. Bir uçta Scorsese, Mike Leigh ve hatta Quentin Tarantino ile örneklenebilecek, teatral, karakterin baskın olduÄu, doÄaçlama tarz; diÄer uçta ise Hitchcock'lar, Cameron'lar ve tartıÅma götürse de Spielberg'lerin temsil ettiÄi, çekimin baskın olduÄu bir tarz var. Scorsese gibileri oyuncularına deÄer verirken Cameron gibileri onlara malzeme muamelesi yapar. Ancak iÅ burada bitmiyor. Her iki durumda da oyuncu seçimi önemli rol oynar. Mike Leigh'nin acayip karakterleri, Hitchcock'un soÄuk sarıÅınları ve Spielberg'in sıradan insanları Åans eseri deÄil iyi bir oyuncu seçimiyle yaratılmıÅtır. "El Mariachi"nin ikinci versiyonu olarak çekilen "Desperado" buna iyi bir örnek. Yönetmen Rodriguez'in bütün yaptıÄı ilk filmde yaptıÄını tekrarlamaktır. "Desperado"yu dikkat çekici kılan Banderas ve Salma Hayek'tir.
Bu arada hâlâ diÄer önemli etkenden bahsetmedik. O da Åöhret. EÄer filminizde Harrison Ford gibi bir aktör oynatıyorsanız elinizde çenesinde bir yara izi taÅıyan saÄlam ve yetenekli bir oyuncudan daha fazla Åey var demektir. O gerçek bir film yıldızıdır ve A listesinde yer alan isimlerin çoÄu gibi o da hangi rolde olursa olsun, seyirci için bir tür ikon haline gelmiÅtir. Fakat bugün piyasa filmlerinin çoÄunda, yıldız kimliÄinin nerede bitip karakterin nerede baÅladıÄını görebilmek zorlaÅmıÅtır. Ãyle ki bazen oyunculuÄun iyi olup olmadıÄına karar vermek imkansız. Akademi Ãyeleri bile bu kararı vermekte zorlanıyorlar. Zaten o yüzden En İyi Oyuncu Oscar'larını genellikle hilkat garibelerini ya da kötürümleri canlandıran güzel oyunculara veriyorlar. Yani oyuncu gerçek yaÅamından ne kadar uzaklaÅırsa, o kadar baÅarılı kabul ediliyor.
İyi bir sinema oyuncusu inandırıcı olmalıdır. Jean-Claude Van Damme'ın "Hard Target/Zor Hedef"te, Eddie Murphy'nin "Brooklyn Vampiri"nde olduÄundan daha baÅarılı olmasının nedeni iÅte budur. Ãünkü Jean-Claude Van Damme rolüne daha iyi oturmuÅtur. Harika bir roldeki kötü bir oyuncu da üstün bir oyuncu kadar makbuldür (Sting, David Bowie ve Henry Rollins gibi amatörlere bakın). Bir yönetmenin kimi kullanacaÄı yaratmak istediÄi etkiye baÄlıdır (ya da baÄlı olmalıdır).
Bundan sonra seyredeceÄiniz filmde oyuncuya ne kadar "alan" tanındıÄına dikkat edin. Karakterini "yaÅamasına" olanak tanıyan, uzun, kesilmemiŠçekimler mi var yoksa her Åeyi kısa çekimler ve hızlı kurguyla mı görüyoruz? Ama en önemlisi her ne oluyorsa size inandırıcı geliyor mu? EÄer gelmiyorsa büyük olasılıkla yönetmenin filmi baÅka türlü çekmesi gerekiyordu. Ya da o oyuncuyu oynatmayacaktı.