9-Senaryoda Ses Ãgesi-Diyalog, DoÄal Sesler, Efekt ve Müzik
I. Sesin Ãnemi ve Sorunları
Sesli sinema dönemine geçiÅle birlikte konuÅan insanları göstermek yetmez oldu. Bunların ne konuÅtukları artık duyulacaÄından, gerçekten de neyin duyulacaÄı önem kazanmaya baÅladı. Böylece zamanla senaryo yazarlıÄının yanı sıra diyalog yazarlıÄı diye bir uzmanlık alanı bile geliÅti.
Evet, senaryo yazarlıÄında Diyalog çok önemlidir; ama film öncelikle görsel bir ortamdır. Bunu asla unutmayın. Senaryo yazarının temel malzemesi ve ögeleri sözcükler deÄil, görüntülerdir. GÃRSEL DÃÅÃNÃN!
Hitchcock, ancak baÅka çaresi kalmadıÄında söze baÅvurduÄunu söylemiÅtir.
Görsellik, çoÄu kez anlatımın davranıÅlar aracılıÄıyla yapılması demektir. En basitinden dilden önce vücut dilini konuÅturmaktır: jestler, tepkiler, bakıÅlar, omuz silkme, dokunma, tavırlar vb.
II. Diyalog ve İÅlevleri
Diyalogların senaryoda yerine getirdikleri bir takım iÅlevlerden söz edebiliriz.
-Bilgi verme
-Ãyküyü GeliÅtirme/İlerletme
-Art öyküyü (back story) oluÅturma
-Karakterleri yansıtma; yani onların duygusal/ruhsal durumlarını ve isteklerini ortaya koyma. Ãünkü diyaloglar aynı zamanda sözcüklerin altında yatan bir niyeti de dıÅavururlar.
-Atmosfer oluÅturma. ÃrneÄin yüksek sesli bir tartıÅma diyaloÄu ya da soÄukkanlılıkla bir cinayet planının konuÅulduÄu bir sahne, belli bir atmosfer oluÅturur.
-Sahne geçiÅlerinin kolaylaÅması. Diyalog, süreklilik taÅıyan bir Åey olduÄundan, bir sahneden diÄerine geçiÅ daha yumuÅak olabilir sözgelimi. Ya da iki ayrı sahnenin konusal/amaçsal birliÄi saÄlanabilir vs. Bu nedenle diyaloglar filme ritm ve akıŠda saÄlar.
III. Diyalogların Ãslübü ve Bulundurmaları Gereken Nitelikler
Diyaloglar gündelik hayatı yansıtmalı; edebi deÄil, sohbet tarzında olmalı. Diyalog okunmak için deÄil, söylenmek ve iÅitilmek için yazılır çünkü.
Bu nedenle diyaloglar günlük yaÅantının tüm anlatımsal özelliklerini, tereddütleri, duraklamaları, es vermeleri, hatta dil sürçmelerini içerebilir.
-yarım kalan/bırakılan cümleler
-mırıldanarak, lafı geveleyerek konuÅma
-yanıtsız bırakma
-sözcükler arasında uzun esler
-doÄru sözcüÄü bulmak için çabalama ve söylenenleri sürekli olarak geri dönüp düzeltme
-en önemli sözcük ya da cümle geldiÄinde bir Åey söylemeyip jest ya da el kol hareketlerine baÅ vurma
vs.
Ãte yandan diyalog sade ve ekonomik de olmalıdır. Yani konuÅma diline ait sözcüklerden kurulan basit cümlelerden oluÅmalıdır. Diyaloglarınız kısa ve kesin olsun.
KonuÅulanlar kolayca anlaÅılmalıdır. Ãünkü izleyici, romanda olduÄu gibi geriye dönüp, söylenenleri yeniden okuma Åansına sahip deÄildir. Bu nedenle kimi niyetlerin ayrı ayrı diyaloglarda yinelendiÄi bile olur.
Sırası gelmiÅken hem diyalog, hem de baÅka öyküleme araçları çerçevesinde bakarak Åunu belirtelim: İzleyicinin kesinlikle unutmaması gerektiÄi bir Åeyi ilerde hatırlaması için, tekrarlar yapmak iyi bir çözüm olabilir. Fakat örneÄin diyaloglarınızı yazarken ya da baÅka türlü serimlerde bulunurken yine de bir kerede anlaÅılır olmalarını saÄlayın. Tekrara, ancak çok gerekli olduÄunda baÅvurun. Ãünkü tekrarın bir dezavantajı, ÅaÅırtmaca için gerekli olan bir ayrıntıyı zihinlere yerleÅtirmeye çalıÅırken, olacakları istemeden önceden duyurmaktır. ÅaÅırtmacayı hazırlayayım derken onu ele vermiÅ olursunuz.
IV. DiyaloÄun Anlamı ve Sahnenin BaÄlamıyla İliÅkisi
Diyalogda önemli olan, kullandıÄımız sözcüklerin ya da yazdıÄımız cümlelerin sözlük anlamı deÄil, sahne koÅullarının onlara yüklediÄi anlamdır. ÃrneÄin iki kiÅinin balıkların karakterleri ve onların oltaya gelme koÅulları hakkında konuÅtuklarını düÅünün. Bu iki kiÅi rakip casuslar ise, balıklar hakkındaki bu konuÅma aslında karÅılıklı bir üstü kapalı meydan okuma olabilir vs.
Diyalogda anlam, konuÅmanın yapıldıÄı ortama ve sözlerin arkasında yatan niyete öylesine baÄlıdır ki, örneÄin "Seni seviyorum" cümlesi koÅullara ve kime söylendiÄine baÄlı olarak su anlamlara gelebilir:
-Senin için endiÅeleniyorum
-Sana tapıyorum
-Seni cinsel açıdan arzuluyorum
-Kendine dikkat etmeni istiyorum
-Yalnızca benim olmanı istiyorum
-Kendini suçlu/sorumlu hissetmeni istiyorum
-Yalnız kalmak istiyorum
-Senden nefret ediyorum
Bir de Åunu unutmayın: Söylenmeyenler de en az söylenenler kadar önemlidir.
Diyalogda önemli olan ne söylediÄiniz deÄil, neyi iletmek istediÄiniz, yani ifade edilen anlamdır. Sözcükler, iletilenlerin tam karÅılıÄı olmayabilir. Yüzeyde görünen sözcüklerin altında bir yananlam bekleyebilir. Ya da asıl söylenmek istenen satır aralarında olabilir.
Åunu unutmayın örneÄin: HoÅlandıÄımız birisine "Ne güzelsin" demeyiz, "KazaÄın ne güzelmiÅ" deriz ya da "Seni görmek beni mutlu ediyor" demez, "Gökyüzü bugün ne güzel, deÄil mi?" deriz. Ama bazen de son derece açık ifadeler çok daha etkileyicidir: "Hiç farkettin mi?... Senin için ölüyorum." Velhasıl söylenecek sözlerin yerini ve zamanını iyi ayarlamak lazım; hem filmde, hem gerçek hayatta.
Burada bizim için önemli olan Åu: alt anlamı, hitap edilen karakter anlamasa bile, izleyici bunu mutlaka anlamalı. Yani "kazaÄın ne güzel" diyen kiÅinin aÅık olduÄunu, karÅısındaki karakter anlamasa bile, izleyici anlamıŠolmalıdır. Dolayısıyla neyin nasıl anlaÅılacaÄını sadece karakterler açısından deÄil, izleyiciler açısından da düÅünmek zorundasınız.
V. Söylenen Sözün, Sözü Söyleyen Karaktere Has OluÅu
Diyalogla karakterler arasındaki hassas iliÅkiyi sürekli olarak gözönünde tutmak zorundayız.
En baÅta diyalog, yazara deÄil, karaktere aitmiÅ gibi görünmeli.
Ãte yandan karaktere aitmiÅ gibi görünen diyalog, karakterin belli anlardaki duygu ve heyecanlarına da uygun olmalı.
Karakterlere ait olma durumu, konuÅmaları farklılaÅtırma zorunluluÄunu da beraberinde getirir. Her karakterin kendine has konuÅma üslubu ve ritmi, konuÅma biçimi, sözcük seçme tarzı ve bütün bunlara eÅlik eden sözsüz iletiÅim araçları olmalı.
Bu konuda bir farklılaÅma yaratıp yaratamadıÄınızı anlamak için, yazmıŠolduÄunuz diyalogda yer alan karakterlerin yerlerini deÄiÅtirin. EÄer bu deÄiÅ-tokuÅ sonrasında bir rahatsızlık göze çarpmıyorsa, konuÅma tarzları yeterince bireyselleÅmemiÅ demektir. O kiÅilere ait olacak denli farklılaÅtırılamamıÅlardır demektir.
BireyselleÅtirme için en iyi yollardan biri, karakterlere sevdikleri bir ifade ve konuÅma üslubu vermektir. ÃrneÄin sıkça söyledikleri ve onları Åıp diye ayırt etmemizi saÄlayan favori sözler olabilir bunlar.
-N'aber Moruk?...İyilik moruk...hey moruk... Ne istiyorsun moruk?
-Tabi yaa... tabi yaa... he yaa... tabi yaa... hakkatten yaaa (Kemal Sunal'ın Åaban tiplemesi biraz böyledir)
-(Silah çeker) Buna ne dersin?... (yumruk atmak üzereyken)Pekiyi buna ne dersin?... (Cinayet kanıtını sunarken) Buna ne dersin pekiyi?
-(İlginç bir ipucu bulur) Hay bin kunduz!... (Biri ona ateŠeder ve kendini son anda yere atar) Hay bin kunduz!
-Bu arada: fazladan bir onluÄun var mı?... Peki fazladan bir onluÄun var mı?...Bana bir onluk versene... (Midnight Cowboy'daki Dustin Hoffman böyle bir tiptir)
-Ãok saçma... ama bu çok saçma... ne kadar saçma... saçmalık
-(Senaryo yazarlıÄı ders notlarının 15. Sayfasındayken) Anlayamıyorum... (25. Sayfasındayken) gerçekten anlayamıyorum... (35.sayfasındayken) bir türlü anlayamamıyorum... (sınavdan önce bir arkadaÅıyla kantinde çay içerken) sen bir Åey anlayabiliyor musun?
-(kantinde çay içerken karÅısında oturan arkadaÅına seslenerek) BoÅver birader... dert etme birader...çaresi bulunur birader.
-(yumruk yer) eyvallah...(biri cebine 10.000 dolar koyar) eyvallah....(ölürken) eyvallah...
-Hmmm, enteresan... enteresan bir durum... ne kadar enteresan... beni enterese etmez...
-Ama bakalım öyle mi?... Hakkaten öyle mi? ...Ama acaba öyle mi?... Ãyle mi dersin?
Bu favori sözlerin karakterlere uygun olması gerekir. ÃrneÄin Sherlock Holmes'ın favori sözü ne olabilir? "Hey ahbap... nasıl gidiyor ahbap?..." mı, yoksa "Hmmm, enteresan... enteresan bir durum..." mu?
Karakterlerin hep aynı cümle ya da sözcükleri tekrarlamaları Åart deÄil; asıl önemli olan, tepkilerinin tarzında sürekli tekrarlanan bir Åeyin olması. ÃrneÄin, Cehennem Silahı'ndaki çatlak polis Mel Gibson, ona ne söylenirse söylensin ve ister güçlü, ister zayıf konumda olsun, espirilerle konuÅur. 2 metrelik bir adam onu duvara yapıÅtırmıŠve boÄazını sıkmaktadır. Ãyle ki, Gibson kıpırdayamaz, hatta nefes bile alamaz. Adam ona sorar: "Kimsin sen?". Gibson yanıtlar: (sesi boÄuk ve kısık çıkar) "Ben senin en kötü kabusunum". Daha sonra bir soyguncuyu yakalar. Yakalama edimi biraz Åiddetli gerçekleÅtiÄinden soyguncu bayılmıÅtır. Baygın soyguncunun yanına gelen Mel Gibson onu baÅından tutup yüzüne bakar. Baygın olduÄunu anlayınca onu arabanın karbüratörüne kelepçeleyip:" Tutuklusun, konuÅmama hakkına sahipsin" der. BaÅka bir sahnede FBİ ajanı olan sevgilisiyle birlikte Åüpheli gözüken bir tamirhane basar. Tek kiÅi vardır ve Gibson onu sorguyu çeker. Birden dört beÅ kiÅi daha gelir; bunların sopa ve zincirleri vardır. FBİ ajanı kadın, karate yaparak adamları yere sererken, Mel Gibson, kadını hayran hayran izledikten sonra ÅaÅkın ÅaÅkın bakan tamirciye dönüp kadını iÅaret ederek Åöyle der: "Bu benim kadınım..." Buna karÅın Gibson'un ortaÄı olan zenci dedektif Danny Glover'in neredeyse her sözü ya yalvarma, ya ahlak dersi verme ya da yakınma ile ilgilidir. Ãünkü sürekli olarak ele avuca sıÄmayan ve kafasına eseni yapan Gibson'u denetlemeye çalıÅmakta ya da bir an için denetleyemediyse onunla birlikte berbat durumlara sürüklenmektedir. Böylece çok farklı durumlara iliÅkin çok farklı konuÅmalar yapsa bile, aklıselim olmaya çalıÅan, ama son kertede de ortaÄını yalnız bırakamayan, hem ona, hem de kendine kızan aile babası polis karakteri belirginlik kazanır. Glover'in baÅı Gibson yüzünden derde gidiÄinde favori sözlü tepkileri Åunlardır: "Yooo... yooo...Hayır... Olamaz"; "Olmaz.. yapamayız...anlamıyor musun... yapamayız diyorum sana"; " Hey hey, dur bir dakika...bir dakika... o benim arabam, anlaÅıldı mı?"... "Seni pislik, adi, aÅaÄılık herif.... geberteceÄim seni..."
Ãte yandan sesin tonu ve niteliÄi öylesine önemlidir ki, insan olmayan karakterlerin ses tonunu ve konuÅma üslubunu belirlemek bile önemlidir. 2001'deki bilgisayar HAL ile, Star Wars'daki C-3PO ve R2-D2'yu bir düÅünün. HAL, karizmatik; C-3PO telaÅlı ve sakar; sadece cızırtı ve ötüÅlerini duyduÄumuz R2-D2 ise tam anlamıyla bir fırlamadır.
VI. Diyalogların UygunluÄu ve YerindeliÄi
Diyaloglar, duygu ve ortamlara uygun olmalı. ÃrneÄin duygusal bir gerilim anında, daha az tutarlı ve daha kısa konuÅmaya eÄilimliyiz. Ya da az önce bayıldıysak, ayıldıÄımızda "Ne oldu?" sorusuna aÅaÄıdaki gibi uzun uzun yanıt vermeyiz:
"AlmıŠolduÄum glukoz miktarı kan Åekerimin seviyesini tutundurmakta yetersiz kalınca, troposamis mutandise baÄlı olarak streptomagmamda bir vae victis meydana geldi. DoÄal olarak bayıldım. Bu en zayıf anımda yanımda olan dostlarıma derin Åükranlarımı sunar, herkesin iÅinin baÅına dönmesini reca ederim."
Diyaloglar tutarlı ve az miktarda olmalı. Uzun ve duygusal bir diyalog kullanacaksak, böylesi bir konuÅmanın anlatısal zeminini ve atmosferini önceden hazırlamıŠolmamız gerekir. Yoksa çok aÄdalı ve sıkıcı olur.
VII. Diyalog Yazmak İçin Yararlanılabilecek Kaynak ve Malzemeler
İyi diyalog yazmak için, insanları dinlemesini öÄrenmelisiniz.
-İnsanlar hangi durumlarda neler söylerler?
-Neyi nasıl söylerler?
-Söyledikleri ne; bununla demek istedikleri ne?
-Jestler mimikler nelerdir ve söylenenlerle nasıl birleÅir?
-İnsanlar söz kullanmadan nasıl "konuÅurlar"?
Ãte yandan karakterinizi dinlemeyi de öÄrenin. Bu onları daha da iyi yönde geliÅtirebilmek ve tutarsızlıklarını gidermek için vazgeçilmezdir:
VIII. Son Repliklerin Yeri ve Ãnemi
Sahnelerin sonunda söylenen son replikler çok önemli olabilir. Bunlar genellikle bizi bir sonraki sahneye taÅıyan ve dramatik etki yaratmayı amaçlayan çarpıcı sözlerdir. Genellikle olay örgüsünde bir deÄiÅikliÄi, yeni bir boyutu haber verirler. ÃrneÄin bir polisiye dizisinde ilk reklam kuÅaÄı araya girmeden önce, genellikle Åuna benzer bir replik duyarız:
-"Ãünkü bu bir kaza deÄil, bir cinayettir, baylar"
(Reklamlar baÅlar)
Ãte yandan son replikler, anlamsal bir baÄ ima ederek iki sahne arasında etkili, komik ya da yumuÅak bir geçiÅ saÄlarlar. ÃrneÄin Terminatör 2'deki akıl hastanesi müdürü, kadın kahramnın saldırısına uÄradıktan sonraki son repliÄinde yamulan kravat ve çeketini düzeltirken, kameraya dönüp "Ãrnek VatandaÅ!" der. Söz biter bitmez kesmeyle yeni bir sahneye geçilir. Kadının oÄlu, motosiklete binmiÅ, teybi sonuna kadar açmıŠve son hızla otoyolda ilerlemekte, çıÄlıklar atmaktadır.
Son repliklerin diÄer bir iÅlevi ise sahnenin, hatta filmin anlam ve önemini belirtmek, temel konusunu ya da sorununu özetlemek olabilir. Billy August'un bir Bergman uyarlamasında, çok önceleri baÅlayan bir geçimsizliÄin doruk noktasında erkeÄin kadına tokat atmasıyla birlikte ayrılan bir çift, uzun bir aradan sonra bir sonbahar ikindisinin güneÅinde parkta bir araya gelir. Birbirlerini özlediklerini itiraf ederler, ne var ki olanları unutmak zordur ve taÅınan kaygılar duyulan özlemi gölgelemektedir. Ãzlemlerini dile getirirler, ancak birbirlerine sarılmaya/dokunmaya cesaret edemezler. Ortak geçmiÅin yükü ve yaÅanmıÅlıklar olaÄanca aÄırlıÄıyla hissedilmektedir. YaÅadıklarını yorumlamaya ve açıklamaya yönelik kısa bir çabadan sonra sessizlik hakim olur. Yeniden birleÅmeye karar vermiÅ gibidirler. Bu uzun sessizliÄin sonrasında erkek karakter sorar: "Birbirimizi affedebilecek miyiz?" Kadın soruyu yanıtlamaz (ve son replik de bana kalırsa budur aslında). Sahne, yan yana duran iki bankta sessizce oturan ve yere bakan çifti bir süre için gösterdikten sonra, kararmayla sona erer. Sahne ve film biter. BaÅkasına acı vermeden ve acı çekmeden aÅk yaÅamak ne zor! İlk günlerin günahsız tazeliÄi, neden giderek yaÅanmıÅlıkların sisi arasından seçilemez olur? AÅk neden biribirinin yüzüne bakamamakla sonuçlanır? Pekiyi, zamanla yaralar sarılır mı?... Ãfff, ne kötü film bu yaa...
IX. Anlatıcı Sesi
Anlatıcı sesinin de önemli iÅlevler görebileceÄini unutmayalım. Diyalogların genel iÅlevlerinin yanı sıra, anlatıcı sesi
-öyküyü oluÅturmak
-açıklamalar yapmak
-temayı belirginleÅtirmek ya da tez öne sürmek
-problemi sunmak
gibi iÅlevler görebilir.
X. DoÄal Ses ve Efektler
Ses, çok ihmal edilen bir unsurdur. Oysa çok önemli iÅlevleri yerine getirebilir:
-fon oluÅturmak
-mekan tanıtmak
-atmosfer yaratmak
vs.
ÃrneÄin geceleyin gösterilen bir çiftlik evi düÅünün: fonda cırcır böceÄi sesi duyulmasıyla baykuÅ sesi duyulması arasında önemli bir fark vardır. Biri bizi romantik, diÄeri ise gerilimli bir sahneye hazırlar. Birinde güzel kadının odasına aÅk ustası Kazanova süzülür, diÄerinde ise muhtemelen ölüm(süzlük) ustası Dracula.
Yine sesin düzeyi (volume) dramatik etkiyi arttırabilir. Bazı sahnelerde doruk noktaya yaklaÅtıkça ses ve gürültülerin Åiddeti de giderek artar. ÃrneÄin Kwai Köprüsü filminin sonunda, tam üzerinden tren geçtiÄinde köprünün havaya uçurulup uçurulmayacaÄı sorunu ele alınmaktadır. Ne var ki, alınması gereken bu karar çerçevesinde bir tartıÅma çıkmaktadır. TartıÅma alevlendikçe yaklaÅan trenin sesi Åiddetlenir. Artan gürültünün doruk noktası, tartıÅmanın beklenmedik biçimde noktalandıÄı ve Åiddetli patlamanın gerçekleÅtiÄi andır. Sesin sürekli Åiddetlenmesi, sahnenin dramatik ilerleyiÅine (tartıÅma nasıl sonuçlanacak?) de katkıda bulunmuÅtur. Ãte yandan sahnenin iç yapısı (baÅlangıç-geliÅme-son) desteklenmiÅtir.
Nesnelerin ya da kiÅilerin uzaklaÅıp yaklaÅtıklarını sesten anlayabiliriz. Bu çerçevede ses, örneÄin bir tehdidin yaklaÅıp uzaklaÅtıÄını haber verebilir. Toplama kampından kaçan Yahudi tutsaklar düÅünün. KaçıŠsırasında bir nöbetçiyi atlatmak zorundalar (Kamera öznel bakıÅla bir kez koridora "bakınır", nöbetçiyi görür ve geri çekilir; sonra da nöbetçi bir daha gösterilmez Sadece bekleÅenlerin tedirgin yüz ifadesi ve nöbetçinin postal sesleri vardır.) Koridordan geçmek için en uygun anı kollamaya baÅlarlar. Postal seslerini dinleyerek bu anı belirlemeye çalıÅırlar. Ses giderek yaklaÅır... yakalanma korkusu basar; fakat sonra ses uzaklaÅır. Bu, bir iki kez tekrarlanır, bu arada tutsaklardan biri hapÅırır (bir önceki sahnede kötü koÅullar nedeniyle gribe yakalandıÄını göstererek hazırlık yapmıÅızdır bu duruma) vs, gergin anlar yaÅanır. Neyse, olaylar atlatılır ve sonunda postal sesi kesilir: nöbetçi gitmiÅtir. (Biraz beklerler; hiç bir ses yoktur. Ancak koridora fırlayınca ne görsünler: Komutanların gittiÄinden emin olan gece nöbetçisi ayaklarını sıkan postalları çıkarmıÅtır ve sırtı kaçaklara dönük olarak, beÅ adım ötede, bacaklarını bir sandalyeye uzatmıÅtır vs.)
Sesin temposu, hızı ve ritmi de önemlidir, özellikle de amaç heyecan yaratmaksa. Yukarıdaki örneÄe dönelim: aÄır aÄır ilerleyen postal sesini duyarız - grip olan tutsak hapÅırır- postal sesi bir an için kesilir- sessizlik- hızla yaklaÅan postal sesleri....BaÅka bir örnek: kovalama sahnelerinde ayak sesleri, korna sesleri, kapı ve tel örgü Åıngırtıları, nefes alıp verme sesleri vs. birbirine karıÅır, içiçe geçer ve mevcut gerilimi destekler.
Görüntü dıÅından gelen sesler görüntünün alanını geniÅletir ve görmediÄimiz olayları tanımlar, onları anlamamıza yardımcı olur. ÃrneÄin haydut bir kızı odaya götürür ve kapıyı suratımıza kapatır. Sonra bir çıÄlık sesi duyarız... GeleceÄe DönüŠ2'de ise kahramanların, geleceÄe geri dönmek için zaman makinelerini çalıÅır vaziyete getirmeleri gerekir: itme gücünden yararlanacakları tren, kasabaya varmadan önce. Bu, geleceÄe dönüŠiçin son fırsatlarıdır aynı zamanda. Ne var ki hazırlık sırasında beklenmedik olaylar ve aksamalar olur... Bunları hal etmeye çalıÅırken birden tren gelir. Bu bize gösterilmez; trenin uzaktan duyulan sinyal sesiyle verilir. Zamana karÅı yarıŠbir anda hızlanmıÅ, varolan engellerin yarattıÄı gerginlik kat kat artmıÅtır.
Ses, bir motif iÅlevi de görebilir: ÃrneÄin Thelma&Louise'deki kamyonların erkek dünyasını vurgulayan korna sesleri. Pek çok savaÅ filminde sık sık top sesleri duyarız. Bunlar bize en sakin ve neÅeli anlarda bile, savaÅın kıyasıya devam ettiÄini ve filmdeki askerlerin her an için sıcak çatıÅma tehdidiyle karÅı karÅıya olduÄunu anımsatır.
XI. Müzik ve İÅlevleri
Müzik de çok önemli iÅlevleri yerine getirebilir. ÃrneÄin sahnenin amacını ve duygusal yönünü, yoÄunluÄunu pekiÅtirmeye yarayabilir.
Müzik, sahneleri yumuÅatabileceÄi gibi, doruÄa da sürükleyebilir.
Ãte yandan bir uyarıcı görevi yaparak, bizleri bazı durumlara hazırlayıp, havaya sokabilir. Bu özellikle korku filmlerinde baÅvurulan bir yöntemdir.
Bunun yanı sıra müzik, atmosfer yaratabilir. Thelma&Louise'in baÅlangıç jeneriÄindeki müziÄi anımsayın. Uçsuz bucaksız bir arazi, mavi gökyüzü ve boÅlukta yankılanan aÄır bir müzik. Terminatör 2 'de ise hippilerden giysi ve motosiklet 'ödünç' alan Arnold Schwarzenegger bardan çıkınca, yeni kılıÄına tıpa tıp uyan bir blues-rock parçası çalmaya baÅlar.
Bazen müzik bir karakterle özdeÅleÅtirilir. Yani o müziÄi duyduÄumuzda, o karakterin de orada olduÄunu anlarız vs. ÃrneÄin İyi, Kötü ve Ãirkin filminde, ne zaman mızıka sesi duysak, filmin kahramanının da yakınlarda olduÄunu anlarız. Kimi durumlardaysa müzik karakterle özdeÅleÅtirilmese de, karakterin ruhsal durumuyla özdeÅleÅmemizi ya da onu kavramamızı saÄlar. Dressed to Kill'in giriÅ sekansındaki müze sahnesinde müzik, karakterin telaÅını, kararsızlıÄını ve duygusal iniÅ-çıkıÅlarını çok iyi yansıtır ve destekler.
MüziÄin birden durması ya da birden baÅlaması, dramatik dönüm noktalarını vurgulamaya, belli anları ya da durumları öne çıkarmaya yarayabilir. Aniden kesilen müzik bizde bir beklenti yaratır sözgelimi.
Hitchcock, bir filminde, müziÄin belli bir anını bizzat doruk nokta haline getirir. Sahne son derece ustaca tasarlanmıÅtır ve bunda müzik baÅrolu oynar. Ãünkü müzik gerilimi destekleyen bir unsurdan öte, çatıÅmayı zamana kilitlemenin bir aracı olarak kullanmıÅtır. Ãnlü bir politikacı bir klasik müzik dinletisi sırasında öldürülecektir. Suikastçı, ateÅ edildiÄinin anlaÅılmaması için tam büyük davul çalındıÄında ateÅ edecektir. Olayın gerçekleÅtirileceÄini öÄrenen gizli servis, gelen konuklara olayı çaktırmadan opera binasında suikastçıyı aramaya koyulur: yüzlerce konuk içerisinden hangisi suikastçıdır ve nereden ateÅ edecektir? Klasik müzikteki iniŠçıkıÅlar ve parçanın atmosferi bu arama telaÅını çok iyi yansıtmaktadır. Sonra parçanın finaline geliriz: müziÄin Åiddeti ve gerilimi artar, kenarda o ana kadar beklemiÅ olan davulcu, yapacaÄı vuruÅ için hazırlık yapmaya baÅlar... notalar bir bir geride bırakılır; parçanın finaline doÄru iyice gaza gelen orkestra Åefi horoz gibi kabarır ve adeta kendinden geçerek ellerini kollarını saÄa sola savurur... birazdan davulcu davula darbesini indirecektir. Bu arada suikastçı atıŠpozisyonunu alır... kahramanımız onu farkedip, suikastçının bulunduÄu balkona doÄru koÅmaya baÅlar ve bu arada müzik çıldırtıcı biçimde doruk noktaya (hem sahnenin, hem filmin, hem de müziÄin doruk noktasına) doÄru ilerler... Vurmak üzere olan davulcunun havada tuttuÄu davul tokmaÄı... tetiÄi çekmek üzere gerilen parmak... koÅan bir ajan... Sonra ne mi olur? Ãnce reklamlar.