6-Senaryonun DüÅünsel Boyutu
I. Tema
Her filmde bir tema vardır. Tema, filmde sunulan bir düÅüncedir. Bu genellikle yaÅamla, onun anlamıyla ya da insanlık durumuyla ilgili bir düÅüncedir. Bu aynı zamanda, yazarın savunduÄu ya da iletmek istediÄi bir düÅüncedir.
Tema genellikle evrensel konularla ilgilidir: aÅk, cesaret, hırs, ölüm, yabancılaÅma, sorumluluklar...
Tema, kısa tanımlamalarla karÅımıza çıkar:
-AÅk, herÅeye kadirdir.
-DoÄrusuyla yanlıÅıyla bu benim ülkemdir.
-Tüm insanlar kardeÅtir.
-Devlet, egemen sınıfın iktidarını koruyan bir baskı aracıdır.
-Suç, cezasız kalmaz.
-SavaÅ, bir cehennemdir.
-Ancak anarÅizm, devlet sorununu çözüp adil ve eÅit bir yönetim biçimi saÄlayabilir.
-Modernist proje, baÅtan kaybetmeye mahkum bir hayaldir.
-Kant'çı ödev ahlakı, kapitalist bir toplumda enayilikten baÅka bir Åey deÄildir.
-İktidar ve sermaye iliÅkilerinden kurtulmadıkça sanat özgür deÄildir.
-Din, toplumun afyonudur.
-AÅk acısının ilacı yoktur.
-Tanrı, acı çeken kullarına mutlaka kulak verir ve onlara çare gönderir.
-Kadere karÅı çıkılamaz.
-Küçük güzeldir.
Bazı klasik temalar ise neden-sonuç iliÅkileri biçiminde karÅımıza çıkar:
-Kıskançlık, insanın yıkımına neden olur (Othello)
-Acımasız ihtiras insanı yıkıma sürükler (Macbeth)
-AÅırı gurur insanın çöküÅünü hazırlar
-ÃdediÄiniz vergiler, size su, doÄal gaz ve elektrik olarak geri döner.
Temanın etkili sunuluÅu için, tema filmin bütünü tarafından tanımlanmalıdır. Bir film sadece "savaÅ bir cehennemdir" demez. Bize savaÅın bir cehennem olduÄunu gösterir.
Tema, filmin genel yapısının bir parçası olarak ele alınmalıdır. Temayı filme zorla dayatmak çok tehlikelidir. Temayı filmin yapısına yediremezseniz sırıtır ve didaktikliÄe yol açar. Hollywood'da Åöyle derler bu nedenle: "Bir mesaj göndermek istiyorsanız, postayı kullanın".
Tema, öyküden kendiliÄinden, doÄal biçimde çıkmalı. Tema, film için bir baÅlangıç noktası saÄlayabilir, ancak öyküye egemen olmamalıdır.
Temalar, öykü çizgisi, çatıÅma, karakter, ortam ve öykü dıÅına sapmalar gibi filmin deÄiÅik yönleri aracılıÄıyla iÅlenebilir/sunulabilir. ÃrneÄin, ABD'nin güneyindeki küçük bir kasabadaki siyah-beyaz çatıÅmasında kendisini kanıtlamak zorunda kalan bir Åerif ele alınarak, ırkçılık sorununun yansıtılması gibi. Bazen de bir karakter, baÅlı baÅına bir temayı temsil edebilir. ÃrneÄin Frank Capra filmlerindeki kahramanların çoÄu aynı zamanda bir temayı cisimleÅtirir: "erdemlilik, dürüstlük ölmedi" gibi. Bu Mahzun Kırmızıgül'un canlandırdıÄı dizi karakterleri için de geçerlidir.
Temayı sunmanın en kötü yolu, senaryo içinde temadan söz etmektir. Güçlü tema, ders vermez, kendini karÅı konulamaz yollardan benimsetir.
II. Temanın Farklı Düzeyleri
Temanın farklı düzeylerinden söz etmek mümkündür.
Konu: filmin öyküsü ya da karakterlerince somutlaÅtırılan anlamı.
Konular, kiÅisel ya da kiÅilerarası konulardan, sosyal, kültürel ve felsefi konulara kadar geniÅ bir yelpaze sunabilirler.
HaksızlıÄa uÄrayanların zafere ulaÅması ya da insanın kendisini çevresine ve arkadaÅlarına kanıtlaması gibi konular burada örnek verilebilir. Konuları soru biçiminde formüle etmek de mümkündür: "OtuzbeÅini geçmiÅ bir kadın aÅkı bulabilir mi?" gibi.
Tez: Ãnemli ve herkesi ilgilendiren bir konuda öne sürülen düÅünce. Genellikle önemli ve çözüm bekleyen güncel bir sorun etrafında oluÅturulur. Tecavüz vakalarının çokluÄundan ya da yolsuzlukların ayyuka çıkıÅından duyulan rahatsızlık gibi. Ama insanların bir türlü gerçek aÅkı, doÄru insanı bulamamaları ya da her büyük aÅkın bir biçimde hazın biçimde sonuçlanması gibi daha kiÅsel görünen sorunlara da odaklanabilir tez. Bu sorunlarla ilgili çoÄu kez de bir beklenti içeren varsayımlardır. "Ãocuklarımızı zehirleyenler eroin tüccarları deÄil, bunlara göz yuman ve rüÅvetle geçinen emniyet mensuplarıdır" gibi. ÃoÄu kez tezler beraberinde bir soru da getirirler: "Buna kimse dur demeyecek mi?"
Simgeler/metaforlar/arketipler: Anlamları, kurdukları baÄıntılar aracılıÄıyla sunmaya çalıÅırlar. Simgeler, görüntünün taÅıdıÄı anlamın ötesinde anlamlar yaratırlar. Bunlar filmin anlam dokusunu zenginleÅtirmeye yararlar. Fakat dikkati fazlasıyla kendilerine çekmek ve böylece öyküde bulanıklıÄa yol açmak gibi bir tehlikeyi de beraberinde getirirler. AÅırı simgecilik, bu nedenle tehlikelidir. Anlamayı kolaylaÅtıracak yoÄun anlar olmak yerine, anlamı iyice yokeden sıkıcı ve anlaÅılmaz anlara donüÅebilirler. Bu nedenle simgeler çok dikkatli ve yerli yerinde kullanılmalı. Bazı simgeler çok basittir ve öylesine yaygındırlar ki, birer arketip olarak tanımlanabilirler. ÃrneÄin kötülerin siyah, iyilerin ise beyaz giymeleri gibi. Bazen karakterler baÅlı baÅına bir mesajın simgesi olabilirler. ÃrneÄin Terminatör karakteri, teknolojinin insanın kontrolünden çıkabileceÄi ve onu yoketmeye yönelebileceÄi mesajının cisimleÅmiÅ halidir bir bakıma. Ãte yandan simgeler, nedensellik iliÅkileri kurmaya da yararlar. ÃrneÄin Polanski'nin Chinatown filminde, son sahnede kesintisiz bir korna sesi duyulur. Bu sesten, arabayla kaçan kahramanın vurulduÄunu anlarız. Ãünkü daha önceki bir sahnede, kahraman arabanın içinde baÅını öne eÄerken kornaya deÄer ve korna sesi çıkar. Bazı durumlarda ise filmin ögeleri, hatta tüm film bir metafor iÅlevi görür. ÃrneÄin Maymunlar Gezegeni adlı film, uygarlık mefhumunun katı ve dogmatik yönleri ile ilgili geniÅ kapsamlı bir metafordur. Odasını bir türlü toplayamayan ya da düzene koyamayan bir insanın öyküsü, modernleÅme sürecinin sorunlarının bir metaforu olabilir. Simge, metafor ve arketiplerin gücü, onların yoÄunlaÅtırıcı güçlerinden ileri gelir. ÃrneÄin 2001 Uzay Macerası adlı filmin baÅında bir maymun bir kemiÄi havaya fırlatır ve kemik havada döne döne uzay boÅluÄunda asılı kalan bir uzay mekiÄine dönüÅür. Bu kısa geçiÅ, upuzun bir evrim ya da uygarlaÅma sürecini bir kaç saniye içerisinde özetler. Ãlü Ozanlar DerneÄi adlı filmde ise tiyatrocu olmak isteyen gencin babasının yataÄa girmeden önce terliklerini düzenli biçimde yataÄın kenarına yerleÅtirmesi, sadece babanın otoriterliÄi göstermekle kalmaz, otoritenin doÄası ve baskıcılıÄı hakkında yoÄun bir duygu uyandırır.
Motifler: film boyunca tekrarlanan anlamlar. ÃrneÄin zamanın birisinin aleyhinde olduÄunu göstermek için, neredeyse her görüntüde bir saate yer verilir. Thelma ve Louise filminde kaçaklık hali bize sıkça polis arabalarının görüntüye girmesiyle verilirken, erkek egemen ideolojinin heryerdeliÄi de dev kamyonlar ve onların korna sesleriyle anımsatılır. Motifin özelliÄi, filmden çıkarılacak bir ders olmaktan çok, filmin o anki dramatik yapısını yoÄunlaÅtırmaya ya da çatıÅma unsurunun altını çizmeye yardımcı olmasıdır. Ãte yandan motifi bazı yönetmenlerin filmlerindeki deÄiÅmez unsurlar olarak da tanımlamak mümkündür. Ãzellikle de Auteur'cü yaklaÅım, yönetmenlerin sayısız filmlerinde tekrarladıkları bu motifleri ortaya koymakla ilgilenir. ÃrneÄin John Ford'un filmlerindeki temel motifler bir kaç karÅıtlık biçiminde özetlenebilir: VahÅi doÄa/Bahçe, deneyimli ihtiyar/acemi genç, doÄu/batı, kitap/silah, göçebe/yerleÅik...gibi.
Howard Hawks'ın filmlerinde ise erkekler arası dostluk ve dayanıÅmanın vurgulanması ve idealize edilmesi filmlerinin deÄiÅmez motiflerinden bir tanesidir.