5-Serim ve Olay Ãrgüsü
I. Serim Nedir?
Serim; öykü, olaylar, karakterler vs. hakkında bilgi verme iÅlemidir. Serim, bilgi verici iÅlevi nedeniyle vazgeçilmez olduÄu kadar, bu bilginin nasıl ve ne kadarının verileceÄi konusunda bir karar vermeyi de içerdiÄinden bir öyküleme tekniÄidir aynı zamanda.
II. Ãykü Ekonomisi Olarak Serim
Bir film, öyküde yer alan her ayrıntıya ve bilgiye yer vermez, her olayı birebir göstermez. Yine de, filmi anlayabilmek için, öyküleme sürecinde dıÅarıda bırakılan ya da geri plana itilen bu olaylar hakkında bir Åeyler öÄrenmemiz gerekir.
Filmler genellikle olayların ortasında baÅlar, bu nedenle öyküdeki olaylar filmin baÅlangıcından çok önce baÅlamıÅtır. Ancak öyküden bir Åey anlamamız için geçmiÅteki olayları kısmen de olsa bilmemiz gerekir. Yoksa bunlar, sahne dıÅında oluÅan ve bulup ortaya çıkartmamız gereken muallaktaki olaylar olarak kalırlar. Dahası, yetersiz bilgi nedeniyle film bulanık ve anlaÅılmaz hale gelebilir. Bu da olabilecek en kötü Åeylerden biridir.
İÅte bu tür gösterilmeyen ve geçmiÅte kalan olaylarla ilgili bilgilerin verilmesinde serim tekniÄi devreye girer. Serim, bu iÅleviyle öyküyü anlamamıza ve deÄerlendirmemize yardımcı olur. Bu bilgileri öÄrenmezsek, çatıÅmalardan ve karakterlerin tepkilerinden bir Åey anlamayız. GeçmiÅe ait bu olaylara "ard öykü" (back story) denir.
Bir filmdeki sahne dıÅı olayları da bilmemiz gerekir. ÃrneÄin kötü Åeylerin olduÄunu anlarız, ama bunlar bize gösterilmemiÅtir. Ancak serim gereÄi, olan bitenleri bir baÅkası anlatır bize sözgelimi.
III. Serimin Etkili Biçimde Yapılması
Serimi etkili bir biçimde yapmak büyük bir sorundur. Abartıya kaçmadan, öykünün devamlılıÄını bozmadan veya filmin inanırlıÄını ve seyircinin ilgisini zedelemeden bunları yapmak zordur. Yazarın sorunu, bilmemiz gerekeni, gerçek dıÅılıÄa kaymadan, göze batmadan ve iÅin kolayına kaçmadan vermesidir.
Göze batan serime örnek olarak, 19. Yüzyıl sonlarının 'kusursuz oyunları' gösterilebilir. Bu oyunlar, bir İngiliz konaÄında, olaÄan aile yemeÄi için sofrayı hazırlayan hizmetçi kız ve uÅak ile baÅlar.Sofrayı kurarken dedikodu yaparak, karakterler ve o ana kadar olanlar (ard öykü) hakkında bilmemiz gereken Åeyleri birbirlerine (yani bize!) anlatırlar.
-Harry efendinin Hindistan'da 10 yıl kaybolduktan sonra geri dönmüŠolması ne heyecan verici, deÄil mi?
-Evet, ama bu üvey kardeÅi Lord Paddington için öyle gözükmüyor, çünkü Harry'nin babası öldüÄünde bütün mirası o almıÅtı.
-Ya Lady Marion?
-Harry'nin niÅanlısıydı, ama kaybolduÄunu düÅünerek Sir Perceval ile sözlendi.
-Evet, ve...
Ve böylece sofra hazırlanana dek açıklama üzerine açıklama yapılarak herÅey anlatılır. Sonra onlar çıkar ve aile girer. Haklarında pek çok Åey öÄrendiÄimiz karakterleri görürüz.
IV. Serimleme Yöntemleri
Serim, bilgi vermek anlamına geldiÄinden, genellikle diyalog Åeklinde yapılır. Neler olduÄunu anlayabilmek için ardöyküyü bilmemiz gerektiÄinden, filmin hemen baÅlangıcında bu bilgilerin diyaloglarla yoÄun bir Åekilde sunulduÄunu görürüz. Ne var ki, bu çok yavan da olabilir. Ãyleyse, etkili bir serim nasıl olabilir?
Diyalog çok kullanıldıÄından baÅka yollar denenebilir. ÃrneÄin zaman içinde geriye dönüÅ, bir anlatıcı ya da "Berlin, 1946" gibi altyazılar kullanılabilir. Yine de diyalog kullanılabilir, ancak yazar bunu olabildiÄince doÄal ve kamufle edilmiÅ Åekilde vermeye çalıÅmalıdır. Bunun bir yolu, serimi duygusal bir anın içine yerleÅtirmektir. Böyle bir durumda izleyici konuyla o kadar ilgilenir ki, açıklama yapıldıÄını bile fark etmez. ÃrneÄin bir çift kavga ederken, biz kendimizi kavgaya kaptırır, fakat kavga sırasında söylenen sözlerden gerekli bilgileri fark etmeden almıŠoluruz. EÄer bir Åeylerin diyalogla anlatılması gerekiyorsa, bunun deÄiÅik bir yolla (karakterlerarası iliÅki kurmak gibi), ilgi çekilerek yapılması gerekir.
Serimi doÄal göstermenin diÄer bazı yöntemleri de vardır: ÃrneÄin karakterin bir Åey öÄrenmesi gerektiÄi durumlarda serim çok doÄal görünür. Karakterin kendi için ortaya çıkarmıŠolduÄu Åeyi, dolaylı olarak izleyici de öÄrenmiÅ olur.
Serim, genellikle ardöyküyü vermek amacıyla filmin baÅında yapılır. Ancak bunun aÅırı oranda ve bir seferde yapılmaması yerinde olur. Ãykü boyunca parça parça verilmesi daha etkilidir. Bu merakın ayakta tutulmasını saÄlamak açısından da mantıklıdır.
Serimi yaparken sabırlı olun. Bir bilgiyi (hele hele önemli bir bilgiyi) verirken, onu dolaylı yollardan vermeye çalıÅsak bile, bir noktadan diÄerine çok düz bir .çizgi çekmiÅ olabiliriz yine de. Her zaman için izleyicinin olayın tadını çıkarmasını saÄlayın. Karar vermelisiniz: Seyircinin bu bilgiyi bir ÅiÅe Coca-cola'nın bir dikiÅte bitirilmesi gibi alması mı o anda daha uygundur; yoksa sözgelimi, aÄızın tüm köÅelerinde dolaÅtırılıp tadı aÄır aÄır belirginleÅen bir yudum Åarap gibi mi?
V. Serimin Zamanlaması
Serim için en doÄru anı seçmek gerekir. ÃoÄunlukla bu en dramatik, en canalıcı an olmalıdır. ÃrneÄin bir erkeÄin iktidarsız olduÄunu bir kadınla iliÅkiye girmeden önce bilmemiz mi daha etkileyici olur, yoksa iliÅki sırasında öÄrenmemiz mi? Senarist bunu sahne iç yapısını ve öykü bütününü düÅünerek kararlaÅtırmak zorundadır.
Serim için en doÄru an, izleyicinin o bilgiyi öÄrenmeyi en çok arzuladıÄı andır. Olayı merak ettiÄimiz anda bize onun hakkında açıklama yapılması yapay görünmez. Ãünkü bilme arzumuz tatmin edilmiÅtir.
Serim ustaca yapıldıÄında ardöykünün veya ekrandıÅı bir olayın verilmesi göze batmaz. Her zaman göze batmadan serimleme yapmayı hedefleyin (Göze batıcı serimi, baÅka bir iÅlevi yerine getirmek için kullandıÄınız, dikkati baÅka yöne çekmek ya da benzer bir hazırlık yapmak istediÄiniz durumlar hariç.)
VI. Serimin Azı da Fazlası da Zarardır
Eylemler baÅladıÄında, seyirciler, bunların nedenlerini merak ederler. Dolayısıyla serimin bir görevi de karakterlerin motifleri hakkında bilgiler ve ipuçları sunmaktır.
Her film belli bir noktada baÅlar. Bundan önceleri olayların aktarılması gerekir. Seyirci; mekan, zaman, karakter adları, çekiÅmeler ve iliÅkiler hakkında, bunların niteliÄi hakkında bilgi ister. Bunları anlatmak için, üst ses, yazı, görsel dramatizasyon, saç ve kıyafet, mekanlar, tabelalar, radyodan duyulan bir ses, diyaloglar vs. kullanılabilir.
VII.
Ãzetlersek: Serim, seyircinin merak edeceÄi bilgilerin aktarımıdır. Görsel olarak ya da sesle verilirken göze batmayacak Åekilde yapılmalıdır. Karakterlerarası iliÅkiler ve geçmiÅteki olaylar, öykü açısından önem taÅıyorsa mutlaka anlatılmalıdır. İzleyicinin girmiÅ olduÄu dünyanın atmosferi de mutlaka anlatılmalıdır. Bütün bu bilgilendirmeler, ders gibi olmamalıdır. En iyi aktarma yolu, gerginlik ve münakaÅa anında yapılan aktarmadır. Seyirci kendini olaylara ne kadar çok kaptırırsa, serimin baÅarılı olma ve farkedilmeden yapılmıŠolma olasılıÄı da o kadar yüksektir..
KliÅelerden kaçınmak gerekir.
Karakterlerin adları çok gecikmeden hemen belirtilmelidir.
Ana karakterin yanına konan bir yardımcı karakter iyi bir çözümdür. Ãünkü karakterin kendi kendine konuÅması genellikle kötü sonuç verir. Karakterin kameraya bakarak konuÅması da öyle. Seyircinin, bir karakter adına/hakkında konuÅan baÅka kiÅilerin söylediklerine kulak misafiri olması da kliÅedir. DoÄallıÄı bozacak Åeylerden kaçının.
KiÅilerin yaÅamına iliÅkin gereksiz serimlemelere yer vermekten kaçınmalı. Bütünü bozmayacak Åekilde yerleÅtirmek, bilme gereksinimine göre anlatmayı gerektirir.
İzleyicinin aktif (boÅlukları gidermeye yönelik dur durak bilmeyen) ve aktüel (o ana ve duruma özgü) bilgi gereksinimi, izleyicinin olanları anlaması için gereksinim duyduÄu ve merak ettiÄi bilgilerden oluÅur. Seyircinin güdüp yönetilmesi için bu bilgi gereksinimini sonuna kadar kullanmak gerekir. Ne de olsa merak kediyi öldürür. Bu nedenle çok fazla bilgi vermekten kaçının.
Serim için sıkça mektuplar kullanılır (Hamam filmini anımsayın). Telefon ise statiklik yaratabilir.
Bir de ileriye dönük serimleme vardır: Bize gelecekte olanları bildirir.
Seyircinin karakterden daha çok Åey bilmesi iyi bir yöntem (ve Türk sineması tarafından yıllarca baÅarıyla kullanılmıÅtır, özellikle de melodramlarda. ÃrneÄin kadının hasta olduÄunu ve öleceÄini biliriz, ama sevgilisine bunu söyleyemez. Kendini fahiÅe gibi tanıtmaya baÅlar, yeter ki sevgilisi ondan soÄusun. Bu kez sevgili gerçeÄi öÄrenmeye çalıÅır. Biz de öÄrenip öÄrenemeyeceÄini, öÄrenince ne yapacaÄını, tekrar buluÅtuklarında neler olacaÄını merak ederiz. Aslında herÅeyi bilir, zavallıların kıvranıÅını keder içinde izleriz. Bu fazladan bilgiler, izleyicide acıma duygusu yaratarak karakterlerle özdeÅleÅmesini güçlendirir).
Senaryo yazarken, kendinizi ana karakterle bir tutmamaya özen gösterin. Kendi evreninizin tanrısı olduÄunu unutmayın. Yazdıklarınızı hep kendinize atfetmek doÄru deÄildir.
VIII. Olay Ãrgüsü
Serimin nasıl ve ne kadar yapılacaÄına karar verebilmek için, olay örgüsünün az çok belirginleÅmiÅ olması gerekir.
Olay örgüsü kavramı iki anlamda kullanılır: 1. Sahnelerin birbirini izleme sırası; çünkü olay örgüsü kurma, sahnelerin sırası ve sahnelere bölmeyle de iliÅkilidir. 2. Olaylar arasındaki nedensellik baÄları, yani olayların içsel baÄlantıları.
Senarist olay örgüsünü kafasında kurar. Sonra da izleyicinin bu örgüyü nasıl kavrayacaÄını tasarlar. Dolayısıyla önce olaylar arasındaki baÄlantıları tam olarak saptar. Daha sonra bunları sahne sahne nasıl ortaya dökeceÄini belirler. İÅte sahne sırasını tasarlarken, yani plotları (olayları) yapı içerisine yerleÅtirirken, serim meselesine de girmiÅ olur bir yandan. Hangi plot nereye yerleÅtirilmeli? Bu yerleÅtirme, izleyicinin bilgi ve merak durumunu nasıl etkiler? vs.
Senaryo yazarı genellikle önce çatıÅmayı, sonra da doruk noktayı yazar. Sonra da doruk noktadan geriye doÄru olay örgüsünü tamamlar. Ãykünün baÅını ve sonunu yazdıktan sonra ortayı yazmak daha kolaydır. Senaristin olay örgüsünü kurduktan sonra yapacaÄı Åey, bunalımları ortaya koymak ve bunları çözmektir.
Ãykü/öyküleme farkını incelerken, öykünün, yani olayların birbirini gerçekteki izleme sırasının kronolojik olduÄunu öÄrenmiÅtik: A Olayıà B Olayıà C Olayıà D Olayı.... Olay örgüsü kavramının birinci anlamı bu kronolojikliÄi çaÄrıÅtırır, çünkü sahnelerin birbirini izleme sırası anlamında kullanılır: A Sahnesià B Sahnesià C Sahnesi... Oysa Olay örgüsü aynı zamanda bir nedensellikler aÄıdır diye de demiÅtik. Ãyleyse olay sırasıyla sahne sırası arasındaki fark nedir? Dikkat edin lütfen: Sahne sırası, olay sırası ile bir ve aynı Åey deÄildir. Birbirini kronolojik olarak izleyen sahneler, olayların kronolojik sırasını aynen izlemeyebilir. Tersine, tercih edilen sahne sıralaması, tam da olay sırasını bozmayı hedefleyebilir. Burada önemli olan Åu: Nedensellik, kronolojiden önce gelir. Yani olayların gerçekte birbirlerini izleme sırasından çok, aralarındaki nedensellik iliÅkisi önemlidir. Bize zaman sırasıyla oynama Åansını veren Åey, tam da Ave B arasındaki nedensellik iliÅkisinin deÄiÅmezliÄidir. O yüzden önce A'yı sonra B'yı, ya da önce B'yi sonra da A'yı vermemiz mümkün olur. Sıra deÄiÅse de, sonunda varılan nokta, kafada bütünlenen tablo aynı tablo olacaktır.
Ãrnek:
Ali, Mehmet'i kıskanır. KıskandıÄı için de oldürür
Ali, Mehmet'i öldürür. Ãünkü onu kıskanıyordu.
Ãrnekte olaya iliÅkin bilgilerin sırası yer deÄiÅtirmiÅtir. Ama iki defasında da nedensellik iliÅkisi deÄiÅmemiÅtir. Yani yukarıdaki deyiÅi tekrarlarsak: nedensellik, kronolojiden önce gelmiÅtir. Bu yüzden de olayların veriliÅ sırası olaylardan çıkan anlamı deÄiÅtirmemiÅtir. Kronoloji, nedensellik iliÅkisi nedeniyle ikinci planda kalınca, baÅ sona, son baÅa gelebilir.
Kafanızda hala canlanmadıysa Pulp Fiction ya da YaÄmurdan Ãnce filmlerini hatırlayın. Bu filmlerde olayların sırası oldukça karıÅık biçimde verilir. Ama filmlerin sonunda, gerçek zaman sıralarını iyi kavrayamadıÄımız olaylar arasındaki nedenselik zinciri tamamlanır. NedenselliÄin varlıÄı, zaman sırasının bozulabilmesini, tanınamaz hale getirilmesine izin vermiÅtir. Sıra karıÅsa da, nihayi anlama yine de ulaÅmıÅızdır.
İÅte Ãykülemeyi olanaklı kılan da, olaylar arasındaki nedensellik iliÅkisidir. Nedensellik iliÅkisini saÄlam biçimde kurduÄunuzda, olay sırasını bozan etkili bir sahne sıralaması üzerine kafa yorabilirsiniz artık. Serim ve Ãyküleme Teknikleri ile ilgili yeteneklerinizi konuÅturabilirsiniz. Sonuç tablosu nedenselliÄin varlıÄı nedeniyle deÄiÅmeyeceÄine göre, bu tablonun izleyicinin kafasında en etkileyici ve çarpıcı yoldan nasıl oluÅabileceÄinin hesaplarını yapabilirsiniz. Olayları istediÄiniz kadar karmaÅık sunun, aralarındaki nedensellik baÄı nihayet belirginleÅtiÄinde, izleyici için karmaÅa aÅılmıŠolacaktır. Fakat çok da abartmayın. Olayları, takip etmeyi imkansız kılacak kadar da karmaÅıklaÅtırmayın. Her Åeyin yerli yerine oturtulduÄu iki dakikalık çarpıcı bir son (tablonun belirginleÅmesi-nedensellik aÄının kavranması), anlam verilmeden izlenen 90 dakikalık bölümü izleyicinin gözünde affettirmeyebilir.
Yapıyı bir anlamda olay örgüsüyle özdeÅ görebiliriz. Sahneler ve giderek tüm yapı, nedensellik baÄıyla birbiriyle baÄlantılıdır. Bu baÄlantılar olmazsa, sahneler birer tabloya dönüÅür: Kendi içinde eÅÅiz güzel, ama kapalı ve manasız.
GörüldüÄü gibi, bir kronoloji oluÅturmalarına raÄmen sahnelerin sıralanması çok önemlidir. Sahnelerin sırasını deÄiÅtirmekle olay örgüsü, dolayısıyla da filmin ilerleme biçimi bambaÅka olabilir.
IX. Ãykü ve Ãyküleme
Tam da bu noktada, öykü ve öyküleme arasındaki farktan söz etmek gerekir. Buradaki öykü kavramı, bildiÄimiz anlamdaki öykü kavramından farklı bir Åeyi anlatır; olayların zamansal açıdan gerçek biçimdeki sıralaması anlamına gelir. Oysa öyküleme, gerçek sıranın bozularak, dramatik bir amaç doÄrultusunda yeniden oluÅturulmasıdır.
Ãykü A B C D E F G
Ãyküleme B D C E F A G
Sıranın bozulması, sözgelimi izleyicinin bilgi düzeyini etkileyerek, olayı tümüyle anlaması için gerekli olan bilgileri baÅtan vermeyip, daha sonraya bırakır. Burada verilebilecek en klasikleÅmiŠörnek, katilin kimliÄinin baÅta açıklanmayıp, sona saklanmasıdır. Fakat bu kural deÄildir. Bazen de katilin kimliÄini baÅtan açıklar ve sözgelimi onu iyi birisi zanneden yaÅlı bir çifte tanrı misafiri olarak göndeririz. İlkinde temel merak unsurunu katilin kimliÄi oluÅtururken, ikincisinde merak ve heyecan artık baÅka nedenlere -yaÅlı çift durumu fark edebilecek mi; öldürülmekten kurtulabilecek mi? sorularına- dayanır. Ãyküleme, her öykünün, eÄer akıllıca yeniden kurulursa, merak, heyecan ve gerilim taÅıyabileceÄini gösterir. Hitchcock bir keresinde Titanic filmini yeniden çekmek istediÄini söylemiÅtir. Ona itiraz edenler ise, "Ama herkes geminin battıÄını önceden bilecek" demiÅler. O ise Åöyle yanıt vermiÅ: "Evet, ama onu ne zaman batıracaÄını önceden bilmeyecekler."