|
Reklam Yaşam Biçimi Satar
Tüketim mal hizmetlerini, psikolojik ve toplumsal ayartma
kuponlarına çeviren bir imaj bombardımanı altındayız. Reklamcılık artık
dünyaya ilişkin ruhsal ve ahlaki politik haritamızı şekillendirmemize
katkıda bulunur oldu.
Markalı metaların reklamlarını, genellikle kendi
mesajlarını tekrarlayan, medyanın çeşitli kollarından yararlanan ve
zamanla kendi ürün kimliklerini yerleştiren kampanyaların unsurları
olarak kullandıkları ve algıladıkları ifade edilebilir. Bu tür
kampanyalar genel kapsamlı bir nitelik taşırlar. Tek bir mesajın anlamı,
bu genel kampanyanın kanatları altında kendisinden önce verilen
mesajlarla bağlantılıdır ve bir şekilde önceki ürünü çağrıştırır.
Örneğin, 1980’ li yıllarda hazırlanan Marlboro Light reklamları ana
marka için hazırlanmış eski reklamlarda kullanılan kovboyun oldukça
yumuşatılmış bir versiyonuydu. Bu tür durumlarda sonraki reklamların
daha eski reklamlarla yüklenen anlamlar üzerinde yükselmesi açık ve
doğrudan bir yolla olmaktaydı.
Kampanyanın görüntüleri bazen yerel öğeler kullanılarak
meydana getirildi.
Amerikalılar için tam
bir kahraman olan kovboy, safkan Amerikalı idi
Afrika’nın bazı
kesimlerinde yayınlanan reklamlar da kovboylar siyah deriliydi; Hong
Kong’da ise temiz giyimli ve beyaz bir ata bindirilmişti.
Marlboro
reklamlarını ele alacak olursak; 1955’ ten sonra yayınlanmaya başlayan
Marlboro ülkesi reklamlarında ağaçlar, göller, kimi zamanda karlı dağlar
yer almıştı. Kovboy ise her zaman hazırdı. Kimi zaman at koşturmakta,
kimi zaman atın üzerinde poz vermekte, genellikle de sigarasını
tüttürmektedir. Genel çekimlerin arkasında yakın çalışılmış sert kovboy
yüzleri ve Marlboro logosu kullanılmıştır. Amerikalılar için tam bir
kahraman olan kovboy, safkan Amerikalı idi. Çoğu zaman yalnız, bazen
arkadaşlarıyla birlikte, doyurucu bir yaşam sürmekte, basit ama kendi
seçimi şeylerden zevk almaktadır. Böyle ideal bir yaşantı ile kentlerde
yaşamanın ve çalışmanın getirdiği sıkıntılar arasındaki karşılaştırma
seyirciye bırakılıyor; bu sayede çağdaş kent yaşamından hoşnut
olmayanlar etki altına alınırken dünyanın geri kalan yerlerinde de
Amerikan olan her şey kovboy imajıyla ortaya konuyordu. Kampanyanın
görüntüleri bazen yerel öğeler kullanılarak meydana getirildi.
Afrika’nın bazı kesimlerinde yayınlanan reklamlar da kovboylar siyah
deriliydi; Hong Kong’da ise temiz giyimli ve beyaz bir ata
bindirilmişti. Sigara karşıtı kişiler bile reklam kampanyalarından
etkilendiler ve Marlboro’nun sigara tiryakilerinin cehennemini,
cennetmiş gibi gösterdiğini söylediler
Kültürel yayılmaya bir
örnekte İngiltere’den...Lipton çaylarının bir reklamı Himalayalar’da
geçmektedir. Ünlü bir oyuncu, yarı uykulu bir halde dağda kurulmuş
çadırından çıkıyor ve kendisine hemen bir Lipton çay yapıyor. Tam bu
sırada yanına gelen arkadaşı anlamlı anlamlı gülümseyerek dumanı tüten
çaydan bir yudum alıyor; ve keyifle çayı beraber içiyorlar. Dünyanın çay
konusunda Coca-Cola’sı kabul edilen Lipton çayları, hemen her yerde
satılan, herkesin içebileceği tatsız bir çaydır. Hindistan’dan Seylan’a,
Rize’den New York’a kadar her yerde bulunabilen Lipton’un reklam
filminin Himalayalar’da çekilmesi elbette bir tesadüfe dayanmıyor.
Dünyanın en iyi çaylarından biri kabul edilen Himalaya çayının ününü
kendine mal etmeye çalışan Lipton, böylece Asya’nın birçok çay
bölgesinde bile artık Lipton çayının benimsendiği imajını verme
çabasında.
Mega markalardan
bahsedince Coca-Cola’ya değinmeden olmaz. Coca-Cola yalnız ABD’de değil
dünyada da yıllardan beri alkolsüz içkiler pazarının lideriydi.
1920’lerden sonra başlayan kampanyalardan bu yana Coke evrensel kola
tanınmakta. Genç ya da yaşlı, kadın veya erkek, siyah ya da beyaz,
zengin, fakir, damak zevkine uyan ve değişmeyen alkolsüz içkiydi. Coca-Cola,
Amerika ve onun dünyada ki yeri ile özdeşleşmiştir. Amerikan rüyasının
güvence altına aldığı iyi yaşamın vazgeçilmezleri – ndendi. Time
dergisinin bir kapağında neşeli bir Coke yüzü görülmektedir, alt
yazısında ise ‘Amerikan türü yaşantıyı sevin!’ tavsiyesi okunmaktadır.
Amerikanın gücünü eleştirenler arasında Coca- Colonization (Cola
sömürgeleştirme) değimi yaygındır. Business İnternational dergisinin
tarımsal besin üreten firmalar yönelik tavsiyesi de şuydu: “ renklerin
görüntüsünü ve doyumunu vurgulayın! Reklamı, en temel tüketici olan
kadınlara yöneltin! Ürünün tanınmasını ve dili kullanmadan (okur
yazarlığın düşük olduğu bölgelerde markaya özgü bir çizim yada sembol
yardım sağlayabilir.) markayı benimseme isteği uyandırın.
Modernleşme ve
batılılaşma fikirlerinin birleştiği hızlı gelişme gösteren bölgelerde,
ürününüzü toplumsal bir standart haline getirmek için ürünlerinize
batılı bir görüntü vermeye çalışın” bu tür tavsiyeler doğrultusunda
hazırlanmış olan Nestle reklamında anne sütünün yerine kendi süt
tozlarının kullanımını sağlamak için, özellikle Afrika da başvurulan
reklamları yineleyerek yayınlama stratejisi benimsenmiştir. Reklam
mesajları saldırgan bir modernlik taşıyordu. ‘ Nestle, bebeğin iyiliğini
düşünür! Biberonla beslenme, modern, bilimsel sağlığa yararlı olmak
demektir. Biberon bebekleri güçlü, sağlıklı, tombul, neşeli yapar.
Çocuğunu seven anne, Nestle Lactogene alır.” Ayrıca Nestle doktorları ve
sağlık hizmetleriyle uğraşanları kendi süt tozunun kefili olarak
gösterip, haklılığını ortaya koyma çabasındaydı.
Marlboro, Coca-Cola
ve diğerlerinin kampanyaları “simge” ürünlerinin tanıtımını yapmıştır.
Bu ürünler kullanıcıları hakkında bilgi veren ürünlerdir. İçlen sigara
ya da tercih edilen içeceğe göre insanların, kendileri ve başkaları
ayrımını yaptığı ve kimliğine karar verdiği söylenebilir. İçilen
Cola’nın tek amacı susuzluğu gidermek değil aynı zamanda kişiliğinde
yansıtılmasıdır. Yaşam biçimi türündeki reklamlarda somutlaştırılan
görüntü ve tavırların olduğu gibi algılanmasının amaçlanmadığı da
söylenebilir. Bir kovboy simgesi olarak kullanılan erkek sigarası
Marlboro’yu bir çok kadın içiyor; reklamları deniz kıyısında , dağlarda,
kırlarda çekilen Kolaların tüketicilerinin çoğunluğu kentlerde yaşıyor.
Marka ile iliştirilen tavırlar ve görüntüler tüketicilerin düş gücünde
umudun yer etmesini sağlıyor.
Görüldüğü gibi
reklam sadece ürün satmaz; bir yaşam biçimi, bir kişilik, bir toplumsal
sistem satar. Kimi zaman siyasal değişimi gösteren bir anlam kazanır.
Mcdonald’s’ın Moskova’ya, Coca-Cola’nın İran’a girmesi gibi. Ama genelde
küçük insanın yaşam biçimini düzenler: Sabahları mısır gevreği öğlenleri
ise hamburger ye. Susuzluğunu kola içerek gider, Özgürlüğün kullan
sigaranı iç. Otomobilini ise karizmana uygun olsun. Bundan daha iyi bir
yaşam olabilir mi?
Baran TAŞ
|