BELGESEL METNİ YAZIMI

 Kurmaca olmayan filmlerin ilgi alanı öylesine geniştir ki, tek bir bölüm halinde işlemek zordur. Etnografya, doğa tarihi,-tarih, kültür, din, gezi, pazarlama, kamu hizmeti, reklam, haber, propaganda, endüstri, sanat vb gibi konuların yanı sıra kişisel, bilgi verici, öğretici filmler de bu tür filmlerin ilgi alanına girer...

 Kurmaca olmayan film türleri arasında sanatsal yetkinliğe önem vereni, bu nedenle de kurmaca filme en yakın olanı belgeseldir. Belgesel gerçeğin yaratıcı yorumlanması olarak tanımlanır. Klasik haliyle belgesel müşterinin ya da parayı veren firmanın isteklerini değil, yönetmenin kendi kişisel tercihlerini içerir.

 Yazmaya başlamadan önce, konuyu tam anlamıyla bilmeniz gerekir. Belgesel filmin hazırlanmasında araştırma yapmak çok önemlidir. Çünkü ne yapacağınızı bilmeniz gerekir. Konuyu her açıdan inceleyin. Yardım alacağınız bir ya da birkaç danışmanınız olabilir. Ancak konu ister nükleer santraller, ister Kızılderililerin dini ayinleri, ister sosis üretim süreci olsun bu durum konuyu tam anlamıyla kavrama sorumluğunuzu azaltmaz. Araştırmanızı yaparken, okuyacak, yerinde gözlem yapacak, kişilerden bilgi alacaksınız.

 Bir kurgusal film nasıl bir ana öyküyle yola çıkıyorsa, senaryolu kurgusal olmayan bir film de bir ana düşünceyle (filmin ne hakkında olduğunu yansıtacak bir ana ifade, bir varsayım) başlar. Bu bir ya da iki tümceyle tanymlanmaly ve filmin tamamyny kucaklayan bir düşünce görevini üstlenmelidir. Bu sizin soruna yaklaşymynyzy açyklayacaktyr. Ana düşünce olabildiğince öz ve kesin biçimde ifade edilir ve filmin izlenmesinden sonra izleyicinin aklynda kalmasy gerekeni belirtir.

 Harvest of Shame adly belgeselde, Edward R. Murrow filmin ana düşüncesinin ne olabileceğini söyler: Dünyanın en zengin ülkesinin, kötü beslenen, kötü giyinen, sürekli olarak aşaşylanan ve çok kötü yaşam koşullarında yaşayan binlerce göçmen işçinin bu duruma katlanıp katlanamayacağını sorar. Bu çok sert bir meydan okumadır ve filmin üzerine kurulduğu temel de budur.

 Ana düşünce, mümkün olduşu ölçüde filmin odak noktasy ile işbirliği içinde olmalı ve şu soruya cevap vermelidir: Film konusuna ilişkin neler diyor? Ana düşünce, senaryonun yazylmasyny yönlendiren bir odak noktasy olmasy nedeniyle uygun tümcelerle ifade edilmesi önemlidir. Yfadeniz elişigüzel olmamalydyr. Filmin vurgulayacaşy noktayy ve bakyş açysyny içermelidir. Üniversite kyz yurtlary ile ilgili bir film için düşünülen üç önermenin herbirindeki farkly vurgu ve hedefleri inceleyin.

 Son günlerde kyz yurtlary çok eleştirilmesine karşyn, üniversite yurdunda bir kyzyn edinebileceşi deneyim onun için çok anlamly olabilir.

 Kyz yurtlary pekçok eleştiriye hedef olmuştur. Ancak kyz yurtlarynda olanlara dürüst bir bakyş onlaryn ne kadar anlamly ve deşerli kurumlar olduşunu ortaya çykaracaktyr.

Bir kyz yurdu, üniversite kampüsündeki bir sosyal organizasyondan çok daha farklydyr. Üniversiteye ve topluma olduşu kadar üyelerinin gelişimine de deşerli katkylarda bulunurlar.

 Birinci yaklaşym çok kişiseldir. Yurttaki bir kyzyn deneyimi üzerine yoşunlaşabilir. Ykincisi kyz yurdunda geçen bir haftayy anlatarak kurumdaki yaşam konusunda izleyiciye bir fikir verebilir. Bu yaklaşymlaryn her ikisi de kyz yurtlaryna yapylan eleştirileri vurgulayacaktyr. Üçüncü yaklaşym ise, kyz yurtlarynyn okula ve topluma etkilerini yansytyr. Her biri filmin konusunu açyklayan temel görüşlerce de ifade edilen farkly hedeflere sahiptir.

 Çalyşmanyn belki de en önemli bölümünü bu hedefi belirlemek oluşturacaktyr. Belgeselin konusu tamam ama söylenmek istenen nedir ve nasyl söylenecekş

 Senaryolu, kurgusal olmayan bir film, konusunu sunmak için mantykly şekilde organize dilmiş bir yapyya sahip olmalydyr. Bu tür yapylar kronolojik, mekansal (mekanlar çevresinde organize dilmiş ve birinden dişerine geçilerek) ve neden sonuç ilişkisi içinde olmaly; sorundan çözüme, basitten karmaşyşa, bilinenden bilinmeyene, özelden genele, genelden özele, kişisel deneyimi (bir kişinin ya da bir grubun yaşantysy üzerine yoşunlaşan) ya da konunun önerdişi herhangi bir yapyyy işlemelidir.

 Filmin konusuna ya da amaçlaryna ilişkin bilgilerinize, formülleştirdişiniz ana kavram ve düşüncenizle artyk filminizin taslaşyny hazyrlayabilirsiniz. Bu, filmin şimdiki zaman ölçeşinde, üçüncü tekil şahys tarzynda kysa bir özetidir. Genellikle ne kadar kysa olursa o kadar iyi olur. Bu filmin bütünlüşünün saşlanmsyna yardym edecektir. Daha sonra bu özeti genişleterek daha uzun bir tanymlamaya ya da sekanslardan oluşan bir taslaşa dönüştürebilirsiniz. Taslak tatmin edici bir düzeye erişinceye kadar üzerinde çalyşmaya devam etmelisiniz. Sekanslaryn dengesini ve gelişimini kontrol edin. Ana noktalaryn vurgulanyp vurgulanmadyşyny ve bunlara gerekli destek ve gelişimin saşlanyp saşlanmadyşyny belirleyin.

 Seyircinin ilgisini yakalamak için, çatyşmalary, sorunlarla uşraşmayy ya da zor seçimleri işlemeye çalyşyn. Bazy konular, örneşin silah satyşynyn denetiminin yararlary ve zararlary gibi, doşal olarak birbirine zyttyr. Karşyt düşüncelerin sunulmasyyla çatyşmalaryn geliştirilmesi doşaldyr.

 Toplum içinde varolan bir sorunun açyklanmasynda ya da onunla uşraşylmasynda her zaman bir çatyşma vardyr.  

Kurgusal olmayan bir filmin de başlangycy, gelişimi ve sonu vardyr. Başlangyç seyircinin dikkatini yakalayarak filme olan ilgisini artyryr. Başlangyç genellikle seyirciye ne izleyeceşi ve ne ümit edebileceşi konusunda bilgi verir. Bu bazy formlarda filmin genel iddiasynyn verilmesi demektir. Bu iddia filmin geri kalan bölümünde desteklenecek ve geliştirilecek ana noktadyr. Filmin inceleceşi bir çatyşma olabilir. Filmin araştyrdyşy bir sorun olabilir. Seyircinin filmden öşreneceşi bir yaşam, kültür, teknik ya da bir tanytym olabilir. Başlangyç bir bakyma seyircinin filmi neden izlemesi ya da filmin konusuna neden ilgi duymasy gerektişini söyler. 

Gelişim filmin ana iddiasynyn gelişimidir. Konulary araştyryr, önemli noktalara dokunur, iddialary ve karşy iddialary sunar ya da ana düşünceyi geliştirir. Düşünceler ve iddialar genellikle tyrmanan bir syralama izleyerek en önemliye, en ilgince ve en dramatik olana doşru yapylyr. Eşer bir çatyşma ve karşy iddia varsa bunlar bütünüyle gelişim bölümünde incelenir. Gelişim düşüncenizi kanytlamalydyr.

 Sonuç bölümünde doruk noktaly bir çözüm sunulur. Sonuçlarynyzy sunar, gösterdiklerinizin özetini yaparsynyz. (bu genellikle anahtar bir tümce ya da soru ile veya temel iddianyzyn tekrarlanmasyyla yapylyr.9 Sonuç seyirciyi almak istedişiniz mesajla başbaşa byrakmalydyr.

 Kurgusal olmayan filmlerin çoşunluşunda bir anlatym vardyr. Anlatym açyk ve anlaşylyr olmalydyr. Yoşun istatistiklerden, listelerden, kafalary karyştyran özel terimleri kullanmaktan kaçynyn. Anlatym ekonomik olsun. Aşyryya kaçarak filmi fazla metne dayaly hale getirmeyin. Anlatymy görüntüyle birleştirin.Ancak anlatyma görüntü eklemekle elde edilen "görüntülü bir ders" sunmaktan da kaçynyn. Önce görüntüleri düşünün. Sürekli olarak kameranyn yaptyklarynyn tanymlandyşy kylavuzlu bir tur yaklaşymyndan da kaçynyn. (Örneşin: "şimdi büyük yemek salonuna giriyoruz.) Kameranyn yaptyşyny zaten görüyoruz. Yzleyicinin de katylymyny saşlamak için anlatymda ikinci tekil şahys ve Eşer anlatym önceden tasarlanmyşsa, kurgudan sonra bazy deşişikliklerin gerekebileceşini de unutmayyn. Eşer bir anlatycy kullanyyorsanyz, kamera önünde uzun süre tutarak sykycy olmasyna neden olmayyn.

 Film yazarlyşynyn ekonomik olmasy gerektişini unutmayyn. Yazynyz canly, yaratycy, açyk ve anlaşylyr olsun. Senaryonuz etkili olsun, sykycy olmasyna izin vermeyin. Yzleyicinin alabileceşinden fazla bilgiyle senaryoyu doldurmaya çalyşmayyn. Yzleyicinin katylymyny saşlamak amacyyla duygusal deşerleri de işin içine katyn ve ilgiyi sürekli kylmak için çalyşmalar sunun.Genellemeleri, özel ve anlamly imgelere dönüştürme alyşkanlyşyny geliştirin. "Askeri güç", uçak, roket, tank görüntüleriyle; "yaygyn fakirlik", tenekelerden yapylmyş gecekondularla, aç gözlerle bakan çocuklarla ve çöp tenekelerini karyştyran bir deri bir kemik kalmyş köpeklerle ifade edilir.

 Mesajyn çoşunu görüntülerle iletmeye çalyşyn. Eşer ses kanalynda önemli noktalara deşiniyorsanyz, görüntünün onunla çelişmesini, dikkatleri daşytmasyny engelleyin. Görüntü ile ses arasynda planlanmamyş bir çatyşamadan kaçynyn. Her gösterdişiniz birşeyler belirtsin. Yapabildişiniz ölçüde filminizi kişilendirin. Bize özdeşleşebileceşimiz kişiler gösterin, konulary, insanlar aracylyşyyla ifade edin. Bir kişi, bir insan yüzü, film görüntüleri arasynda en ilgi çekici olanlardan biridir. Yzleyicinin katylymyny saşlamada önemli rol oynar. ( Harvest of Shame filminde Murrow'un sekiz dokuz yaşlarynda, kendinden küçük kardeşine bakan ve bir kulübede yaşayan küçük bir göçmen çocuşuyla konuştuşu ilgi çekici bir sahne vardyr. Çocuk her gün yaşadyşy yoksulluşu anlatyrken filmin mesajyny da basit bir biçimde iletmiş olur.)

 Taslaşynyzda, konular arasyndaki geçişlere özel dikkat harcayyn. Açyk anlam kadar dolayly (zymni) anlama da özen gösterin. Filmin amacyna, iddiasyna ve konusuna uygun atmosfer yaratyn.

 Dyş mekanlarda çekilecek filmlerin metinleri ayryntylaryyla yazylamazlar. (Örneğin sinema gerçek ve gezi filmlerinde). Genellikle çekim listesi formundadyrlar. Bu genellikle çekilmesi umulan sahnelerin ve sekanslaryn bir listesi, mekanlardaki aksiyonlaryn rehberi olacaktyr. Buna bazen kaba taslak bir anlatym da eklenebilir. Çünkü, çekimler syrasynda araştyrmanyn derinlişi ne olursa olsun, yeni bulgularla karşylaşmak olasydyr.

(William Miller - Senaryo yazımı adlı kitabından)

 
 

Bir Gezi Belgeseli Örneği:

               "Bisikletle Karadeniz'den Akdeniz'e"

Türkiye’yi yukarıdan aşağıya doğru bisikletle geçmeyi ilk kez 29 yaşındaki İngiliz bayan bisikletçi Caroline Williams gerçekleştirdi.

 Onun açtığı bu parkuru biraz değiştirmeyi, bir de ondan daha kısa bir sürede bitirmeyi planlayarak yola koyuluyoruz. Aklımızda binlerce düşünce.

 Williams, Sinop-Anamur parkurunu 1993 yılında ilk kez bisikletle 13 günde ve tek başına gerçekleştirmişti.

 Karadeniz kelimesinin herkese anımsattığı bir düşünce mutlaka vardır. Çoğu kez akla gelen ise dalgalar, yağmur ve sisler arasında yeşillikler olur... 

Arkadaşım Sinan’la beraber Sinop’tan bisikletle yola çıkıyoruz. Şiddetli yağmur altında, dalgalı sahilde birlikte pedal çeviriyoruz.

 İlk gün 1365 metre yükseklikteki Dragos Geçidi’ne çıktığımızda, saat 18.30 olmuştu. Yaklaşık altı buçuk saattir, yokuş yukarı pedal çeviriyorduk. Boyabat’ın ışıklarını gördüğümüzde yorgunluktan ağzımızı açacak halimiz kalmamıştı.

 Ertesi gün ise Osmancık ilçesine varmayı hedefliyorduk. Orada İstanbul’dan gelen bir arkadaşımızla buluşacaktık.  

Yeşil pirinç tarlaları arasından akan Kızılırmak Nehri’ni takip ettik. Bu etapta altı kilometrelik yokuş esnasında bazen bisikletimiz bizi, bazen de biz onu taşıyarak, gün batımının hafif kızıllığında, serin bir rüzgâr eşliğinde kasabaya indik.

 Osmancık’ta Belediye’nin önünde Kadir’le buluştuk. Artık, ekibimiz üç kişiden oluşuyordu.

 Osmancık’tan sonraki ilk durağımız Laçin. Karadeniz iklim kuşağının etkisinde kaldığı için alabildiğine yeşildi Laçin.

 Çorum Ovası’nı tepeden görmüştük. Karadeniz’in serin rüzgârlarını ve soğuk sularını ardımızda bırakarak, İç Anadolu’nun boz ve çıplak tepelerine merhaba dedik.

 Yola çıkışımızın dördüncü gününde Hititlerin muhteşem başkenti Hattuşaş’a ulaştık. Tüm öğlenimiz Boğazkale adlı bu yerleşim yerinde ünlü Hatti uygarlığının yapıtlarını inceleyerek geçti. Yazılıkaya bisiklet yolu üzerinde olduğu için orayı ertesi güne bıraktık ve Yozgat’a doğru dümen kırdık.

Tüm yolculuk boyunca, ana yollar yerine köy yollarını tercih ettik. Yolculuk konforu açısından son derece sıkıntılıydı. Ancak gerek manzara, gerekse yol güvenliği açısından rahatımıza diyecek yoktu. Tarlalardaki leyleklerle yarıştığımızı ise kimse fark etmiyordu.

 Bu arada, önde dalgın dalgın pedal çeviren Kadir’i köpek taklidi yaparak korkutmayı da ihmal etmiyorduk.

 Yollar, özellikle de köy yolları her zaman tozlu ve taşlıdır. Akşam olup da mola verince, ilk akla gelen sıcak bir banyo yapmak olur. Anadolu’nun çoğu yeri birçok ılıca olanağı sunuyor. Bunlardan biri ile Mahmutlu Köyü yakınlarında karşılaştık. Bu çok sıcak banyoda yıkanmak bize iyi geldi. Sanki gücümüzü yeniden topladık.

 Orta Anadolu’nun neredeyse tam ortasındaki Pöhrenk Köyü’nde konaklıyoruz.

 Sabah bir kahvaltı sofrasına davet edildik. Bisikletçilerin, gezginlerin bu tür sürprizlerle karşılaşması Anadolu’da her an olası. Turumuzun altıncı gününde güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra yola koyulduk.

 Gerçek bir çölü aratmayan manzaralar arasında pedal çevirmeye devam ederek akşamüstü gün batımında Hacıbektaş’a vardık. Görülecek o kadar çok yer vardı ki buradan ancak öğle üzeri yola çıkabildik. Bu arada yorgun arkadaşımızı otelinde bıraktık.

Gülşehir’e girerken Kızılırmak’ı ikinci kez aşıp, Kapadokya’nın bereketli topraklarına ulaştık.

 Yeraltı şehrini ziyaret etmeden önce Tatlarin’de soğuk ayran içip hasattan dönenlerle sohbet ettik. Yolculuğumuz bir haftasını doldurmuştu, artık Orta Anadolu’daydık.

 Acıgöl’den Aksaray yönüne sabah yola çıktığımızda anayoldan gitmenin sıkıntısı ile bir süre sonra esas yolumuza yani köy yollarına giriverdik.

Akşamüstü Taşpınar’da bizi bekleyen arkadaşımızla buluşacaktık. Ama baraj gölünden tutulan balıkları yemeden buralardan geçemezdik.

 Gülağaç, Demirci, Kızılkaya, Gücünkaya, Sevinçli, Akhisar, Bağlı ve Gözlükuyu üzerinden Aksaray’a uğramadan tarlalar arasından halıları ile ünlü Taşpınar’a indik.

 Ova göz alabildiğine uzanıyordu. Ortasında da bütün haşmetiyle Hasan Dağı. Artık suyun az olduğu bölgelere girmiştik. Çeşmeler ortadan kaybolmuş, yerini kuyular almıştı.

 Bu göz alabildiğine uzanan düz ovada pedal çevirirken, çok şaşırtıcı ama, motosikletli bir dondurmacı ile karşılaştık. Dondurmacı ile birlikte yolculuk ederek, Meke Tuzlası’na ulaştık. Doğa harikası bir volkanik göl ve yolunu sizin için uzatan Karapınarlı dondurmacı Seyit...

 Onuncu günde Karaman’a ulaştık. Bucakkışla’dan Ermenek’e giden yolun çok dik olduğunu ve bisikletle gidilemeyeceğini söylediler; ama “Biz ne yokuşlar gördük!” diyerek uyarıya pek kulak asmadık.

 Bucakkışla’ya gelene kadar hiçbir sorun yaşamadık. Ancak ismi gibi bir bayırın üstünde kurulu Bayır Köye ulaştığımızda ne kadar haklı olduklarını anladık. Gün batmak üzereydi ve yetmiş kilometre ancak gidebilmiştik.

 Hedeflediğimiz İhsaniye’ye de daha yirmi kilometremiz vardı. Yokuşun geri kalan kısmını bizimle aynı yöne giden traktörle çıktık. 

Artık, Akdeniz’in kokusu çok yakınlarımızdaydı. O akşam saat sekize kadar biraz da kendimizi zorlayarak pedal çevirmemizin nedeni bu kokuyu daha fazla hissetmek içindi.

 Akşam konakladığımız yerde “ANAMUR 55 km.” yazısı bize yolun sonuna yaklaştığımızı gösteriyordu.

 Çam ağaçları arasındaki Abanoz ve Kaş yaylalarından sonra Akdeniz’e kadar yaklaşık otuz kilometrelik yolumuz vardı.

 Artık bizi hiç kimse tutamazdı. O gün sise gömülen Akdeniz bize kendini göstermedi, ama artık kanatlarımızın altındaydı.

 On birinci gün, saat 11.30’da toplam 1108 kilometre yolu aşarak, Caroline’nin açtığı parkuru ondan daha kısa sürede tamamlayıp Anamur’a ulaştık.

                         ---- SON----

Kuvvet Lordoğlu, Marmara Üniversitesi öğretim üyesi.

 

                                           ANASAYFA